Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı şirketin, diğer davalılara ait Orta Sanayi Bölgesi Kevser Caddesinde bulunan arsaya baz istasyonu kurduklarını ve tüm itirazlara rağmen tesisin tamamlandığını, aynı bölgede evlerinin ve işyerlerinin yer aldığını, baz istasyonlarının zararlarının ulusal basın ve yayın organlarında sürekli yeralması sebebi ile psikolojilerinin bozulduğunu, bedensel ve ruhsal sağlıklarının tehdit altında olduğunu ileri sürerek, muaraza giderilerek çevre ve toplum sağlığına zararlı olan tesisin kaldırılmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı kayıt malikinin taşınmazını kullanırken TMK"nın 737. maddesine aykırı davranmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi ve baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar, davalı şirketin, diğer davalılara ait Orta Sanayi Bölgesi Kevser caddesinde bulunan arsaya baz istasyonu kurduğunu aynı bölgede ev ve işyerlerinin bulunması sebebi ile 24 saat boyunca baz istasyonunun zararlarına maruz kaldıklarını, psikolojik ve fiziksel bakımdan zarar gördüklerini ve çevre sağlığının olumsuz etkilendiğini, telafisi mümkün olmayan zararlar doğabileceğini ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
İddianın bu içeriği ve niteliğine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737. ve devam eden hükümlerinde ön görülen komşuluk hukukundan kaynaklandığı açıktır.
Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur. Ancak bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez. Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından olması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğuda tartışmasızdır.
Konuyla ilgili "Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelikte " bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12. maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11. maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.
Somut olaya gelince; Mahkemece, çekişme konusu tesisin Transmisyon Sistemi olduğunu ve keşfen elde edilen değerlerin yönetmelikte belirtilen elektromanyetik şiddete ilişkin limit değerlerinin altında bulunduğunu açıklayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Oysa ki; mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiler yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen yerlerden temin edilmediği gibi, çekişmenin giderilmesi bakımından Yönetmeliğin 11. maddesinde yer verilen ölçümün hangi cihazlar kullanılarak tespit edildiğine de raporda yer verilmemiştir.
Öte yandan, çekişmeye konu baz istasyonunun konumu itibariyle insanların yaşadıkları ve hayatlarını sürdürdükleri yer içerisinde kurulduğu ileri sürüldüğü halde, mahkemece bu husus üzerinde de durulmadığı, davacıların ev ve işyerlerinin çekişme konusu baz istasyonuna göre durumları, baz istasyonunun yaydığı radyasyon değerlerinin altında olsa bile bu radyasyon değerlerinin uzun sürede kişi ve çevreye zarar verip vermeyeceği, daha uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulmasının mümkün olup olmadığı hususları üzerinde de durulmamış ve bu hususlarda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen niteliklere haiz bilirkişiler ile uzun süreli radyasyona maruz kalmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda görüş bildirebilecek uzman kişinin de aralarında yeraldığı bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak, davacıların ev ve işyerleri ile çekişme konusu baz istasyonunun konumlarının belirlenmesi, aynı yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen ölçüm cihazları vasıtasıyla gerekli ölçümlerin yapılması, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.