Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/22846 Esas 2022/3856 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/22846
Karar No: 2022/3856
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/22846 Esas 2022/3856 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/22846 E.  ,  2022/3856 K.

    "İçtihat Metni"

    Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2018 tarih ve 2016/304-2018/81sayılı kararı
    İtirazla İlgili Hüküm : TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın, 53/1, 58/9, 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    A) İTİRAZ KONUSU KARAR:
    Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2018 tarih ve 2016/304 - 2018/81 sayılı kararı ile verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 15.11.2018 tarih ve 2018/1675-2018/2420 sayılı kararı ile ilgili olarak yapılan temyiz incelemesi sonucu hükmün oybirliğiyle ONAMASINA ilişkin Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen 16.09.2019 tarih ve 2019/2592 - 2019/5277 sayılı ilamı.
    B) İTİRAZ NEDENLERİ:
    Mezkur ilama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.05.2022 tarih ve KD - 2021/160686 sayılı yazısı ile;
    Dosyanın yapılan incelemesinde, Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2018 tarih ve 2016/304-2018/81 sayılı örgüt üyeliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık müdafiinin yanında ayrıca sanık tarafından 13.03.2018 ve 02.04.2018 tarihli dilekçeler ile istinaf istemine konu edildiği, ancak ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince istinaf incelemesinin, sanığın istinaf istemi nazara alınmaksızın, sanık müdafiinin "istinaf isteminin esastan reddine" karar verilmek suretiyle sonuçlandırıldığı ve bu kararın ayrıca sanığa tebliğ edilmediği, müdafisinin yanında ayrıca istinaf isteminde bulunan sanığın istinaf isteminin, bölge adliye mahkemesince incelemeye esas alınmadan karar verilmesinin kanun yolu başvuru hakkını ortadan kaldıran bir hukuka aykırılık oluşturduğu, vekile ve kanuni mümessile tebligat kenar başlıklı 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11’nci maddesinin birinci fıkrasında ”Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.” hükmüne yer verildiği, anılan düzenleme karşısında, kural olarak vekil ile takip edilen işlerde kanun yolu başvuru süresi vekile yapılan tebliğ ile başlayacağı, ancak, 7201 sayılı Kanunun 11. maddesindeki bu düzenlemenin, sanık tarafından ayrıca kanun yoluna başvurulmuş olması halinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, 20.07.2016 tarihinden itibaren faaliyete geçen adli yargı ikinci derece bölge adliye mahkemeleri ile ülkemizde de istinaf sistemi benimsenerek üç dereceli bir yargılama sistemine geçildiği, istinaf kararlarına yönelik temyiz istemi üzerine Yargıtay tarafından yapılacak incelemelerde, 5271 sayılı Kanunun 288, 294 ve 295. maddeleri uyarınca gösterilmesi zorunlu temyiz nedenleri ve buna bağlı olarak temyiz olağan kanun yolu sürecinde “hukuki sebep” olgusu çok daha önemli bir hale geldiği, istinaf kanun yoluna başvuruda, istinaf nedenlerinin gösterilmesinde zorunluluk bulunmamakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun 14.09.2021 tarih ve 2021/6-13 esas 2021/392 karar sayılı kararında da vurgulandığı gibi, sanığın ve müdafiisinin ayrı ayrı kanun yoluna başvurma hakkına sahip olmaları, farklı istinaf ve temyiz neden ve gerekçeleriyle hükmü istinaf ve temyiz etme hak ve yetkilerinin bulunması, kanun koyucunun amacının sanığın haklarını korumaya yönelik olup, 7201 sayılı Kanunun 11. maddesindeki vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı düzenlemesinin sanığın aleyhine olacak şekilde yorumlanamayacak olması karşısında, istinaf kararının sanığa da tebliğ edilmesi gerektiği, kendisine böyle bir tebliğ yapılmaksızın bölge adliye mahkemesince verilen kararı öğrenmek suretiyle 18.02.2019 tarihli dilekçesi ile temyiz eden sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilip, sanığın başvurusu da dikkate alınarak temyiz incelemesi yapılmak suretiyle, bölge adliye mahkemesince verilen kararın, sanığın istinaf başvurusu nazara alınmadan eksik inceleme ile verilmesi nedenine dayalı olarak bozulması gerekirken, sanık müdafiiinin temyiz dilekçesinde sürdüğü nedenler yerinde görülmeyerek temyiz davasının esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğu gerekçeleriyle itirazın kabulü ile Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 16.09.2019 tarih ve 2019/2592 - 2019/5277 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesi, itirazının kabul edilmemesi halinde ise hakkında karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi Dairemizden talep edilmiştir.
    C) İTİRAZ KONUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ :
    Kanun yoluna etkin başvuru hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmayan ve yargılama sürecinin makul sürede tamamlanması amacına yönelen usuli düzenlemelerden olan 7201 sayılı Kanunun 11. maddesine göre, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı şeklindeki düzenleme doğrultusunda istikrar kazanan uygulama kapsamında bölge adliye mahkemesince verilen kararda istinaf edilen hükümlerin eksiksiz olarak incelenip karara bağlanmış olduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden itirazın reddine karar verilmiştir.
    D) SONUÇ:Açıklanan nedenlerle,
    İtiraz gerekçeleri yerinde görülmemekle Daire kararında düzeltilecek bir husus bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İTİRAZININ REDDİNE, dosyanın 5271 sayılı CMK'nın 308/3 maddesi gereğince itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesini teminen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara