Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1335 parsel sayılı taşınmaza, komşu 1336 nolu parselin sahibi olan davalının oda ve yoluna ahır yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen karar, Dairece; “...elatmanın önlenmesi davalarının fiilen ve haksız biçimde el atan kişiye karşı açılabileceği eldeki davada, davacının, davalının muhtesat yapmak suretiyle taşınmazına ve yola tecavüz ettiğini ileri sürdüğü, bu durumda, davalıya husumet düştüğünün açık olduğu, diğer yandan, 1336 parsel sayılı taşınmazın dava dışı Hazineye ait olduğu, ayrıca 1335 ve 1336 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında dava dışı kişinin muhtesat sahibi olarak gösterildiği, hal böyle olunca, davada yıkımda istendiği gözetilerek 1336 parsel maliki Hazine ile muhtesat şerhi lehtarının davada yer almalarının sağlanması; açıklanan ilkeler doğrultusunda yerinde keşif yapılması, davacı taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, yıkımı istenen bölümlerin kadastro paftasında muhtesat şerhine konu yerlerden olup olmadığının, bunun dışında davalının bir yapılanmasının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra Hazine davaya dahil edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, dahili davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; çaplı taşınmaza ve kadastral yola elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine; " Eldeki davada davacının, davalının muhtesat yapmak suretiyle taşınmazına ve yola tecavüz ettiğini ileri sürdüğü, bu durumda, davalıya husumet düştüğünün açık olduğu, diğer yandan, 1336 parsel sayılı taşınmazın dava dışı Hazineye ait olduğu, 1335 ve 1336 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında dava dışı kişinin muhtesat sahibi olarak gösterildiği, davada yıkımda istendiği gözetilerek 1336 parsel maliki Hazine ile muhtesat şerhi lehtarının davada yer almalarının sağlanması, keşif yapılarak davacının taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, yıkımı istenen bölümlerin kadastro paftasında muhtesat şerhine konu yerlerden olup olmadığının, bunun dışında davalının bir yapılanmasının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği" gerekçeleri ile bozulduğu, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda hazinenin davaya dahili sağlanarak, çekişme konusu taşınmazların kayıtlarında yeralan muhdesat şerhi lehtarı İ. D."ın davacı olduğu tespit edildikten sonra mahallinde yapılan uygulama neticesinde fen bilirkişi Ü. T.tarafından düzenlenen 15.06.2011 tarihli rapor ile çekişme konusu binanın krokide (A) harfi ile gösterilen 80 m2 kısmı ile (B) harfi ile gösterilen 12 m2"lik kısmının yolda kaldığı, (C) harfi ile gösterilen 10 m2 kısmının ise davacıya ait 1335 parselde kaldığının saptandığı gerekçesi ile davalının çekişme konusu 1335 parsel içinde kalan (C) ile gösterilen 10 m2"lik yere tecavüz ettiğinin tespitine ve yıkım değeri ile arsa değeri karşılaştırıldığında yıkımın fahiş zarara sebep olacağından (C) ile gösterilen kısmın ifrazı ile davalı adına tapuya tesciline, tescil edilen kısım için 185,00.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki; davalı, taşkın yapı nedeniyle temliken tescil davası açmadığı gibi savunma yoluyla da temliken tescil isteğinde bulunmamıştır.
Öte yandan; bir an için davalının taşkın bina için temliken tescil isteğinde bulunduğu kabul edilse dahi, krokide (C) harfi ile gösterilen bölümün davacı parselinden ifrazının mümkün olup olmadığı da araştırılmış değildir.
Bilindiği üzere; ifraz kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen gözetilmesi gerekir.
Ayrıca; yıkımı istenen binanın basit nitelikte olduğu inşaat mühendisi bilirkişi F. Ç."nın raporundaki açıklamalardan ve dosyada yer alan fotoğraflardan anlaşılmakta olup, yıkımın fahiş zarar doğurmayacağı da açıktır.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.