Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan zemin kattaki dükkana, davalının haklı ve geçerli neden olmaksızın kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, fuzuli şagil olmadığını, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile dava dışı yüklenici arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine karar verildiği, davalının fuzuli şagil durumuna düşdüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmazdaki bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkidir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı ile, dava dışı yüklenici arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve yükleniciye edimine karşılık olmak üzere sözleşme ile bazı bölümlerin bırakıldığı ve yüklenici tarafından da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı Z. adlı kişiye, onun tarafından da davalıya aynı şekilde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edildiği, davalının sözleşme gereği tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, yüklenici ile yapılan sözleşmenin geriye etkili olmak üzere feshi konusunda açtığı davanın kabulle sonuçlanarak derecattan geçmek suretiyle kesinleştiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiği sabittir. Davalı ise, yüklenicinin halefi sıfatıyla taşınmazdaki bölümü kullanmaktadır. Davalının sözleşme ile edinme tarihi olan 2002 yılından itibaren uzunca bir süre taşınmazdaki bölümü kullandığı halde, davacı tarafından taşınmazdaki kullanıma son verilmesi bakımından ihtar veya ikazda bulunulmadığı görülmektedir. Dava tarihine kadar davalıya ihtar edilmediğine göre, davalının taşınmazı kullanmasının muvafakate dayalı olduğu ve dava açılmakla muvafakatin geri alındığı kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, kötü niyetli zilyedin taşınmazı kullanmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle zorunlu bulunduğu en azı kira geliri en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı niteliğindeki haksız işgal tazminatı olan ecrimisilden davalının sorumlu tutulmaması gerekirken, anılan istek yönünden yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Öyleyse, davalının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de, yukarıda değinilen ecrimisil isteğine hasren temyiz temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.