Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalılar adına kayıtlı olan 89 parsel sayıl ıtaşınmazın, Ceyhan nehrinin yatak değiştirmesi sonucunda kısmen sular altında kaldığını ve nehir yatağı haline dönüştüğünü ileri sürerek, bu kısmın tapusunun TMK’nun 715 ve 717. maddeleri uyarınca terkinine karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda belirlenen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, nehir yatağının kadastrodan sonra değiştiğini, terkin koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın keşfen belirlenen bölümlerinin tapudan terkini gereken yerler haline dönüştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çekişme konusu çaplı taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer haline gelen bölümünün sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup; Mahkemece, yapılan uygulama ve araştırma sonucunda, Ceyhan Nehrinin her hangi bir kamu tasarrufuna bağlı olmaksızın, kendiliğinden yatak değiştirmesi sebebiyle, teknik bilirkişi raporunda gösterilen bölümlerinin nehir yatağında kaldığı saptanarak, bu bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçektende, TMK"nun 999. maddesinin son fıkrasında, tapuya kayıtlı bir taşınmazın, kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşmesi halinde tapu sicilinden çıkartılacağı öngörülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, kabul kapsamına alınan ve nehir yatağı haline dönüşen bölüm yönünden, belirli bir plan ve proje olmaksızın nehrin yatak değiştirdiği dosya kapsamıyla sabittir.
Nasıl ki, özel mülkiyeti yok edecek tarzda bir tabiat hadisesiyle nehrin yatak değiştirmesi olgusu meydana gelmiş ise; ileri ki zaman içerisinde de aynı durumun meydana gelmeyeceğini kesin olarak söyleyebilme olanağı yoktur. Değişik bir anlatımla yeni tabiat ve jeolojik hadiseler sonunda nehrin yatak değiştirmesi olası bulunduğu gözetildiğinde tapunun hukuki kıymetini yitirmeyeceği ve taşınmazın tapulu olma özelliğinin devam edeceği tartışmasızdır. Böylesi bir durum karşısında, davanın kabulü halinde Anayasanın 35., TMK"nun 683. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Eki Protokolün 1. maddesinde öngörülen mülkiyet hakkının, sicilden terkini ile ortadan kalkacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, kamulaştırmasız bir el atma olgusunun varlığı da söz konusu olmadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yargısal uygulamalarla kabul edilen ve sapma göstermeksizin istikrar kazanan içtihatları da göz ardı edilmek suretiyle davanın reddi yerine, kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.