1. Hukuk Dairesi 2011/10716 E. , 2011/12803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, miras bırakan......"nun 689 ve 690 parsel sayılı taşınmazlarını
mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı damadına bedelsiz temlik ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşımazları bedelini ödeyerek satın aldığını, satıştan sonra yerleri kendisinin kullandığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “miras bırakan......"nun 689 ve 690 parsel sayılı taşınmazlarını 07.06.1993 tarihinde davalı damadına satış suretiyle intikal ettirdiği anlaşılmaktadır. Davacı, tescil isteği olmaksızın sadece tapu iptali isteği ile eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere; tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği -dolu pafta sistemi- genel ilkesi ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 tarih, 1981/8-80 esas 1983/1162 sayılı kararı) Hal böyle olunca, öncelikle davada tescil isteği bulunmadığı gözetilerek, davacıya bu istek bakımından dava açması için olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (6100 sayılı HMK"nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK"nın 436.maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.1669.05.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.