Esas No: 2011/12691
Karar No: 2011/12675
Karar Tarihi: 14.12.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12691 Esas 2011/12675 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2011
NUMARASI : 2009/10-2011/20
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmaz ve deniz yüzeyini davalının çeşitli muhdesatlar yapmak ve kullanmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürüp davalının kıyı vasfındaki alana ve deniz yüzeyine yönelik elatmasının önlenmesi ve üzerindeki muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının yaptığı bir kısım muhdesatların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının ve şezlong alanı, kumsal alan ile iskele yönünden davalının tecavüzünün olmadığının keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4.maddesinde tanımı yapılan kıyı niteliğindeki yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davalının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın çeşitli muhdesatlar yapmak suretiyle kıyıya elattığı belirlenerek, bu bölümlere ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının, tüm temyiz itirazları yerinde değildir, reddi ile davalının elayhindeki hükmün ONANMASINA.
Davacı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece ret kapsamına alınan yerlerle ilgili olarak kamunun istifadesi engellenmediği gerekçesiyle bu kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, Anayasanın 43.maddesi, 4721 sayılı T.M.K."nın 715. maddesi hükümleri uyarınca kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, kamu malı niteliğini taşımaktadır. Öte yandan, 3621 sayılı Yasanın 6.maddesinin ilk fıkrasında kıyılarda herhangi bir muhdesatın yapılamayacağı öngörülmüş, sonraki fıkralarında ise uygulama imar planı ile ne gibi muhdesatların yapılacağı ve prosedürü hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, uygulama imar planı ve yasal prosedüre uygun olarak bir yapılanmanın bulunmadığı keşfen sabittir.
O halde, redde konu edilen yerlerle ilgili olarak da davanın kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Diğer taraftan, kabule göre de, dava kısmen kabul edildiğinden davada vekille temsil edilen davalı yararına avukatlık ücretinin hüküm fıkrasına konulmamış olması da isabetsizdir. Ne varki, anılan husus yukarıda değinilen bozma gerekçelerine göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.