Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmaz ve deniz yüzeyini davalının taşkın bina ve çeşitli muhdesatlar yapmak ve kullanmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürüp, kıyı vasfındaki alana ve deniz yüzeyine yönelik elatmasının önlenmesi ve üzerindeki muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın tapu malikine yöneltilmesi gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafın yıkım istekli davayı taşınmazın aynı ile bir bağı olmayan ve kira sözleşmesi uyarınca taşınmazı kullanan davalı aleyhine açtığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kıyıya elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 294 parsel sayılı taşınmazın dava dışı kişilere ait olduğu ve davalının anılan bu taşınmazı kiracılık ilişkisine dayalı olarak kullandığı, ancak dava konusu edilen yere de elattığı mahkemece keşfen belirlendiği halde üzerindeki yapılar sebebiyle yapı maliklerine husumet tevcih edilmediği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım isteği de var ise yıkımı istenilen muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmaz maliklerinin de davada yer alması zorunludur.
Somut olayda, 294 sayılı parselin üzerindeki yapının kıyı olduğu belirlenen yere de taşkın olduğu ve uzantısı niteliğinde bulunduğu görülmektedir.
1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK."nın 124.maddesinde husumette yanılgı olmayıp eksiklik olduğunun anlaşılması halinde bu eksikliğin dava içerisinde tamamlanmasına olanak tanınmıştır. Anılan usul yasasındaki değişiklik nedeniyle hüküm bozulmalıdır.
Kabule göre de, kendisine husumet yöneltilen davalının kıyı niteliğindeki çekişmeli yeri kullandığı saptandığına göre bu kişi hakkındaki elatmanın önlenmesi davasının reddedilmiş olması da isabetsizdir.
Davacının, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.