Esas No: 2015/9714
Karar No: 2015/12789
Karar Tarihi: 07.12.2015
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/9714 Esas 2015/12789 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2015/9714 E. , 2015/12789 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
Hakaret suçundan sanık ..."nin,TCK"nın 125/3-a ve 125/4. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarihli ve 2005/1214 esas, 2008/620 karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/05/2014 gün ve 181817 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/1214 esas sayılı dosyasının diğer sanıkları olan Rauf Yavuz ve Hakan Yıldırım"ın bu kararı temyiz etmeleri sonucunda Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 21/11/2013 tarih 2011/34614 esas 2013/27264 karar sayılı ilamı ile bu sanıklar hakkında müştekilere görevleri nedeniyle hakaretten 5237 sayılı yasanın 125/3-a maddesindeki arttırım uygulandıktan sonra iddianamede talep edilmeyen ve aynı yasada olmayan aleniyet maddesi olan 125/4. maddesi gereğince fazla cezaya hükmedilmesi ve sair nedenler ile bozması sonrasında, dosya İstanbul Anadolu 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/683 esas sırasına sanıklar Rauf Yavuz ve Hakan Yıldırım yönünden tensibine kaydedilmiş ancak kararı temyiz etmeyen sanık ... hakkında kararın kesinleştirilerek infazı cihetine gidildiği, oysa sanık ... hakkında da 5237 sayılı yasanın 125/3-a maddesindeki arttırım uygulandıktan sonra iddianamede talep edilmeyen ve aynı yasada olmayan aleniyet maddesi olan 125/4 maddesi gereğince fazla cezaya hükmedildigi gibi bozmanın temyiz etmeyen sanığa da sirayet edeceği ilkesi de gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında, mahkemece iddianamede talep edilmemesine ve yasal olmayan gerekçeyle aleniyet unsurundan artırım yapılarak fazla ceza verildiği gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık hakkında hakaret suçundan verilen cezada, "sanığın eylemini görevli memurlara görevinden dolayı gerçekleştirmesi" gerekçesiyle, aleniyet maddesi olan TCK"nın 125/4 maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılmasının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın 125. Maddesinin 1. fıkrasında; Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 4. fıkrasında da “Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.” hükmü düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında düzenlenen iddianamede TCK"nın 125/4. maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı tanınmadan ve maddede yer almayan "sanığın eylemini görevli memurlara görevinden dolayı gerçekleştirmesi" gerekçesiyle ve yine maddede yer almayan oranda cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarihli ve 2005/1214 esas, 2008/620 karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Karardaki hukuka aykırılık aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca, mahkemece hapis cezasının tercih edilmiş olduğu da gözetilerek, 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3-İnfazın bu miktar üzerinden yapılmasına, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 07.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.