Esas No: 2015/10451
Karar No: 2015/12785
Karar Tarihi: 07.12.2015
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/10451 Esas 2015/12785 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı"nca verilen 25/03/2014 tarihli ve 2013/4336 soruşturma, 2014/795 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/04/201 tarihli ve 2014/447 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2014 gün ve 263866 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun hakaret suçunu düzenleyen125"inci maddesinde "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir." hükmünün yer aldığı,
Benzer bir olayda Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 01/04/2008 tarihli ve 2006/9660 esas, 2008/5205 sayılı ilamında "Sanığın zaman gazetesinde yer alan katılana yönelik "Rektör....üniversite öğretim üyelerine 4-5 yıl zulüm yaşattığı, yolsuzluk yaptığı ve rüşvet aldığına dair bilgi edindikleri, "...üniversitede kadrolaşma hareketi başlatıp, keyfi uygulama yaptığı ve hukuka aykırı davranışlarını sürdürdüğü.." biçimindeki açıklamalarının eleştiri sınırlarını aşarak, incitici değer yargısı oluşturduğu, kişilik haklarını zedelediği..." belirtilerek hakaret suçunun oluştuğunun kabul edildiği,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Hriko-Slovakya kararı, 2004) fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsalar bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini, (Busuioç-Moldova, 2004) kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu kabul ettiği birlikte nazara alındığında;
Somut olayda; Şüphelinin yazmış olduğu "Metro Turizmin sahibi iki cinayetten beraat almış Bakanın odasının girişinde birileri 350 milyon dolar, hapisten çıkacak derse beraat de gelir. 350 milyon dolar birileri der. Ardından ömür boyu hapisle yargılanan şahıs cezaevinden çıkarılır. Birkaç ay sonra da beraat gelir. Ve Galip Öztürk cezaevinden çıkınca hiç şaşırmadım. Önceki gün beraat etmesi de sürpriz olmadı." şeklindeki twitlerde 350 milyon dolar rüşvet verilmesi neticesinde adı geçen Galip Oztürk"ün beraat ettirildiğini iddia ederek somut bir fiil isnat etmek suretiyle kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu, Anayasa"nın 138. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, Galip Öztürk"ün yargılandığı Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi"ni kastederek işlediği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Şüpheli hakkında hakaret suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı"nca, şüphelinin yazısında ismi geçen Galip Öztürk"ün kamuoyunca bilinen bir şahsiyet olması, bu kişinin beraat etmesinin kamuoyu tarafından merak konusu olması ve kamuoyunun bu kişinin neden beraat ettiği konusunda bilgi sahibi olmak istemelerinin doğal bir hak olduğu, ayrıca şüphelinin Twitterda yazmış olduğu yazılarda doğrudan doğruya Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi heyetini kastettiğinin anlaşılamadığı ve yazılarla heyete hakaret edildiğine ilişkin illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müşteki Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin karara süresinde itirazı üzerine, mercii Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nce itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki heyetin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara müştekiler tarafından suçun oluştuğu gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
CMK"nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya haşlar.", 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için. emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir."" hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK"nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Bu durum delil değerlendirmesini gerektirir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısının delilleri değerlendirme yetkisi vardır. Aksi durumun kabulü, her ihbar veya şikayet üzerine kamu davası açılmasını, delil takdirinin ise mahkemelere bırakılmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir.
TCK"nın 125/1. maddesi: “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmünü;
Aynı Kanunun 126. maddesi ise: “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” hükmünü içermektedir.
İncelenen dosyada, Metro Turizmin sahibi olarak tanınan Galip Öztürk isimli şahsın Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi"nde adam öldürmeye azmettirme suçundan yargılanarak beraat ettiği, beraat kararından sonraki gün, ulusal bir gazetede gazetecilik yapan şüphelinin şahsi Twitter hesabından: “Metro Turizmin sahibi iki cinayetten beraat almış. Bakanın odasının girişinde birileri 350 milyon dolar, hapisten çıkacak derse beraat de gelir. 350 milyon dolar birileri der. Ardından ömür boyu hapisle yargılanan şahıs cezaevinden çıkarılır. Birkaç ay sonra da beraat gelir. Galip Öztürk cezaevinden çıkınca hiç şaşırmadım. Önceki gün beraat etmesi de sürpriz olmadı.” şeklinde mesajlar paylaştığı anlaşılmıştır.
Mesajların içeriği incelendiğine şüphelinin rüşvet olayından bahsetmek suretiyle somut bir fiil isnadında bulunduğu, bu haliyle yazı içeriğinin hakaret unsuru barındırdığı, ancak sözlerin muhatabının isim veya isimlerinin açıkça belirtilmediği, isnadın üstü kapalı geçiştirildiği görülmektedir. Ancak TCK"nın 126. maddesi uyarınca, bu tür hallerde eylemin mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durumun varlığında, ismin belirtilmiş, hakaretin de açıklanmış sayılacağı kabul edilmiştir.
Cumhuriyet savcısı, şüphelinin Twitterda yazmış olduğu yazılarda doğrudan doğruya Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi heyetini kastettiğinin anlaşılamadığı ve yazılarla heyete hakaret edildiğine ilişkin illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiş, dolayısıyla TCK"nın 126. maddesi uyarınca, sözlerin niteliğinde ve müştekilerin şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum olmadığı kanaatine varmıştır. Aynı kanaate varan itiraz mercii de itirazın reddine karar vermiştir.
Bu itibarla dosya kapsamından şüphelinin suça konu yazılarındaki somut fiil isnadının müştekilere yönelik olduğunda duraksanmayacak bir durum olmadığı gerekçesiyle verilen takipsizlik kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, mercii kararı hukuka uygun görülmekle talebin reddi gerekmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 07.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.