Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11051 Esas 2011/12525 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/11051
Karar No: 2011/12525
Karar Tarihi: 08.12.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11051 Esas 2011/12525 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/11051 E.  ,  2011/12525 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 26/04/2011
    NUMARASI : 2009/244-2011/133

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki olduğu 461 parsel sayılı taşınmazı davalıların mermer molozları dökmek suretiyle işgal ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, taşınmazın eski hale getirilmesine, 9.000,00.-TL ecrimisilin ve 5.000,00.-TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı A., yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir. Diğer davalı, dava konusu taşınmaza bir müdahalesi olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalıların müdahale ettiklerinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, ecrimisil ve maddi tazminat isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 461 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, davalıların maliki olduğu taşınmaza mermer molozu dökmek suretiyle müdahale ettiklerini, davalı şirkete ait kamyonun davalı A. yönetiminde taşınmaza moloz dökerken durumun 24.09.2008 tarihli tutanakla belirlendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Somut olayda; yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, tek fen memuru bilirkişi ile yapılan keşifte dava konusu edilen yerin neresi olduğu belirlenmemiş, 24.09.2008 tarihli tutanak mahalline uygulanmamış, tutanak da adı geçen kişilerin bir kısmı tanık olarak dinlenmemiştir. Yine dava konusu alanın değeri de usulüne uygun olarak belirlenmemiştir.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, mahallinde yeniden üç kişiden oluşan uzman bilirkişiler kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, uygulama ve araştırmayı gösterir, denetime elverişli hüküm kurmaya imkan verecek rapor alınması, tutanak tanıkları dinlenerek, 24.09.2008 tarihli tutanağın nereye ait olduğunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya konması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Kabule göre de, dava konusu edilen müdahaleye konu alanın niteliğine göre değeri usulüne uygun belirlenmeden tapu değerinin dava değeri kabul edilerek davalı yararına vekalet ücreti takdiri de isabetsizdir.
    Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara