Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları olan İ.in 48, 49 ve 55 parsel sayılı taşınmazları, davalıların miras bırakanı M."tan 9.7.1976 tarihli resmi satış aktiyle satın aldığını ve adına çap kayıtlarının oluştuğunu, ancak o tarihte Hazine tarafından adı geçen M. aleyhine anılan parsellerle ilgili açılmış bulunan tespite itiraz ve Hazine adına tescil davası olup, bu dava sonucunda 10.12.1984 tarihinde verilen karar ile "Hazinenin davasının reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline" hükmolunduğunu, oysa taşınmazların mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
Davalılar H., K.ve .; davayı kabul etmediklerini beyan etmişler, diğer davalılar ve dahili davalı, davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ayrıca davacılar yararına T.M.K."nın 713.mamddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 48, 49 ve 55 parsel sayılı taşınmazların senetsizden 17.01.1974 tarihinde davalıların miras bırakanı M. U. adına yapılan tespitlerine karşı Hazine tarafından Karaisalı Tapulama Mahkemesi’nde tespitin iptali ve tescil istekli davalar açıldığı, ne var ki, tespit tutanaklarının kesinleştirilerek 07.04.1976 tarihinde M. adına sicil kayıtlarının oluşturulduğu, anılan yargılama sırasında M.’un, çekişmeli taşınmazları 09.07.1976 tarihinde ve satış suretiyle davacıların miras bırakanı olan İ.A.’a temlik ettiği ve taşınmazların i. adına kaydedildikleri, bilahare üç parselle ilgili davaların birleştirilerek birlikte görülmesi sonucunda verilen “48, 49 ve 55 sayılı parsellerin her biri bakımından davanın reddi ile M. U. adına tespit ve tescillerine” dair 1976/13 esas, 1984/294 sayılı Tapulama Mahkemesi kararının derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği ve taşınmazların 30.03.1988 tarihinde M. adına hükmen tescil edildikleri anlaşılmaktadır.
Davacılar, 09.07.1976 tarihinde gerçekleştirilen resmi satış akdiyle çekişmeli taşınmazların mülkiyetlerinin miras bırakanları İ. A.’a geçtiğini, buna rağmen önceki malik aleyhine açılan dava sonucunda mülkiyet değişikliği gözetilmeksizin hüküm kurulduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
Hemen belirtilmelidir ki, davadaki istek, kadastro öncesi neden değil, kadastro sonrası nedendir.
Bilindiği üzere; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesi “ bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz…” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, kadastro tespitinden sonra gerçekleştirilen satış akdi söz konusu olup, bu akde dayalı davanın kadastro öncesi nedenden kaynaklanmadığı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi gerekirken, 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.