Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, asıl davasında 37197 ada 24 parseldeki 2 nolu daireyi 2+1 olarak görüp,beğenerek emlakçı aracılığıyla davalının vekilinden 29.4.2008 tarihinde kayden satın aldığını, ancak dairenin tapuda ve projesinde 1+1 olduğunu ve ortak yerlerden olan sığınakta eklenmesi suretiyle 2+1 haline getirildiğini elektrik ,su doğalgaz abonelikleri tesisi sırasında öğrendiğini, davalı emlakçı ve davalının vekilinin hilesine maruz kaldığını, çekişmeli bağımsız bölümün vasfında ve miktarında esaslı hataya düşürülerek ve hile yapılarak iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp, satış akdinin ve tapunun iptaliyle davalı adına tescilini ve ödediği abonelik ile komisyon ücretleri dahil edilerek satış bedelinin davalıdan tahsilini istemiş; birleşen davasında çekişmeli dairenin kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı şirkete ait olup, davalı şirketin hilesiyle temlikin gerçekleştirildiğini belirterek tapu iptali ile satış bedelinin akit tarihinden itibaren en yüksek reeskont faiziyle davalıdan tahsili isteğinde bulunmuştur.
Davalı Bahattin, dava konusu bağımsız bölümün inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye isabet ettiğini ve bu sözleşmeye göre verilen vekaletle ancak yüklenicinin nam ve hesabını davacıya satıldığını, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğunu, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, yüklenici ile davacı arasındaki satıştan sorumlu tutulamayacağını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan ve birleşen davanın davalısı, 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olup, bu nedenler davacının iş bu davayı açmaya hakkı olmadığını, zamanaşımı derdeslik ,husumet itirazlarının olduğunu, esasen de davacının taşınmazı mimari projeye ve tapudaki halini bilerek devraldığını, satış bedelinin resmi akitte açık olup, aksinin ancak resmi senetle kanıtlanması gerektiğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl ve birleşen dava, esaslı hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile satış bedelinin iadesi isteklerine ilişkindir.
Asıl davada önceden verilen davanın kabulüne dair karar, Dairece “yüklenicinin davada yer alması” gereğine değinilerek bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma kararından sonra yüklenici aleyhinde açılan dava eldeki asıl davayla birleştirilmiş ve mahkemece bu aşamadan sonra “davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi’ne ait olduğu” gerekçesiyle, “dava dilekçesinin görev yönünden reddine” karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, Yargıtay bozma ilamı ile görev hususunun aşıldığı kuşkusuzdur. (6100 Sayılı HMK.nun geçici 1. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK.nun 25/son maddesi)
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.