Dolandırıcılık - bedelsiz senedi kullanma - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/8483 Esas 2016/9199 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/8483
Karar No: 2016/9199
Karar Tarihi: 05.12.2016

Dolandırıcılık - bedelsiz senedi kullanma - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/8483 Esas 2016/9199 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıklar dolandırıcılık ve bedelsiz senet kullanma suçlarından ayrı ayrı beraat kararı almıştır. Ancak, sanık ...'ın vekaletname alırken katılana birçok bono imzalattığı ve kardeşi ile hissedar olduğu gayrimenkuldeki hissesini diğer sanık olan... üzerine geçirdiği ortaya çıkmıştır. Sanık ...'ın tapuya diğer sanık ... ile evlenmeden önce sahip olduğu kimliğini ibraz ettiği, bu şekilde satış işleminde sadece kızlık soyadı olan ...soyismini kullanarak, ...\"ın karısı olduğunu gizlediği de tespit edilmiştir. Dolayısıyla, dolandırıcılık suçu açısından zaman aşımı süresi dolmuştur ve bu suçtan sanıkların beraat kararı doğrudur. Ancak, sanığın bedelsiz senedi kullanma suçunda, senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurması suçunu işlediği ve katılanın şikayetçi olduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi yerine yargılamaya devamla beraat hükmü kurulması kanuna aykırıdır. Bu nedenle, sanıkların dolandırıcılık suçundan açılan davaların zamanaşımı sürelerinin gerçekleşmesi dolayısıyla düşürülmesi ve sanık ... hakkında açılan bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin kamu davasının ise şikayetin süresi içinde yapılmaması nedeniyle düşürülmesi kararı verilmiştir. Kanun madd
15. Ceza Dairesi         2014/8483 E.  ,  2016/9199 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık, bedelsiz senedi kullanma
    HÜKÜM : Beraat

    Dolandırıcılık ve bedelsiz kalan senedi kullanma suçlarından sanıkların ayrı ayrı beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
    Sanık ... hakkında düzenlenen iddianamede bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu davası açılmadığı halde, anılan suçtan sanığın beraatine dair kararın hukuki geçerliliği bulunmadığından yok hükmünde sayılarak yapılan incelemede;
    Katılan ile sanık ...’ın aile arasında yapılan bir merasimle nişanlandığı, katılanın babasının vefatından dolayı yaşadığı ruhsal sorunlar nedeniyle, kendisine destek olan sanığa karşı duyduğu güven nedeniyle sanığa başta gayrimenkul satışı olmak üzere bir çok işlemi yapma konusunda düzenleme şeklinde özel vekaletname verdiği, sanığın vekaletnameyi alırken katılana birçok üstü yazısız bono imzalattığı, müştekiye sormadan ve onayını almadan herhangi bir işlem yapmayacağını vekaletnameyi kullanmayacağını beyan ederek söz verdiği, vekaletnamenin alındığı bir gün sonrası olan 30.03.2005 tarihinde katılanın kardeşi ile hissedar olduğu gayrimenkuldeki hissesini diğer sanık olan... üzerine geçirdiği, katılanın bu durumdan sonradan haberdar olduğu ve yaptığı araştırmada sanıkların evli ve iki çocuk sahibi olduklarını öğrendiği, sanık ... ..."ın tapuya diğer sanık ... ile evlenmeden önce sahip olduğu kimliğini ibraz ettiği, bu şekilde satış işleminde sadece kızlık soyadı olan ...soyismini kullanarak, ..."ın karısı olduğunu gizlediği, sanık ..."ın 05.10.2006 tarihinde... İcra Müdürlüğünün 2006/11610 E. sayılı dosya ile katılan aleyhine katılanın vermiş olduğu 14.000 TL bedelli bonoyu dayanak göstererek icra takibine giriştiği ve ödeme emrini 08.08.2007 tarihinde katılanın tebellüğ ederek bu durumu öğrendiği iddia edildiği olayda;
    1- Dolandırıcılık suçuna yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dolandırıcılık suçu açısından; suç tarihi olan 30.03.2005 tarihinden temyiz inceleme gününe kadar, lehe olan 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı sürelerinin gerçekleşmesi karşısında kamu davalarının düşürülmelerinde zorunluluk bulunması,
    2- Bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanık ... tarafından boş olarak düzenlenen senedi, anlaşmaya aykırı olarak doldurması şeklindeki eyleminin, sübutu halinde şikayete bağlı olan 5237 sayılı TCK"nın 209/1.maddesindeki açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı ve katılanın olayı öğrendiği 09.10.2006 tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra, 08.08.2007 günü şikayetçi olduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki kamu davasının aynı kanunun 73/1 maddesi uyarınca düşürülmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
    Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan açılan davaların zamanaşımı sürelerinin gerçekleşmesi dolayısıyla; açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davasının ise şikayetin TCK"nın 73. maddesinde belirlenen altı aylık yasal süresi içinde yapılmaması nedeniyle CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca ayrı ayrı DÜŞÜRÜLMESİNE, 05.12.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara