Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 1591 Ada 22 parseldeki 1200/82840 payını, taşınmazı kat karşılığı yükleniciye verebilmek ve kiracısını çıkartabilmek için satış göstermek suretiyle muvazaalı olarak davalı kızına devrettiğini, bu hususun dilekçe ekinde sunulan protokol içeriğinden de anlaşıldığını, daha sonra davalıdan aldığı vekaleti de kullanarak müdahil kooperatif ile daire karşılığı sözleşme yaptığını, bedelsiz olarak taşınmazı devrettiği ve istediği an geri alabileceğini kararlaştırdıkları halde davalının sözünde durmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında dava dilekçesini ıslah ederek, taşınmazın ifraz ve imara istinaden tapu kaydının değişmiş olması sebebi ile 4156 ada, 2 parselde davalıya ait 239/2400 payın iptal ve tescilini talep etmiştir.
Davalı, satışın gerçek olduğunu, davacının sunduğu belgenin sahte olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davacının çekişme konusu 1591 ada 22 parselde kayıtlı taşınmazdaki 2400/82840 hissesinden 1200/82840 payını üzerinde bırakıp, kalan 1200/82840 payını 24.11.1983 tarihinde davalı kızına satış suretiyle temlik ettiği, imar uygulaması neticesinde oluşan taşınmazlardan anılan paylara karşılık 1591 ada 1930 parselde 1200/82840 hissenin davacı, 1200/82840 hissenin davalı, 4165 ada 2 parselde 239/2400
payın davalı, 239/2400 payın ise davalı adına tescil edildiği, davacının, anılan temlikin taşınmaz üzerinde yeralan gecekondudan kiracıyı çıkarmak için bedelsiz olarak yapıldığını, bu hususun davalının imzasının yeraldığı ve dilekçe ekinde sunulan protokol ile de sabit olduğunu ileri sürerek 22 parselde davalı adına kayıtlı olan payın iptal ve tescili istekli eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında sunduğu 25.06.2009 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; taşınmazın imar görmüş olması sebebi ile gitti imar parsellerinden 4165 ada 2 parseldeki davalıya ait 239/2400 payın iptal ve tescilini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde, her iki imar parseli üzerinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle; inançlı işlem iddiasına dayalı davada, davacının sunduğu ve altındaki imzanın davalının eli ürünü olduğu Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi"nin 22.12.2010 tarihli raporu ile ortaya konulan " protokoldür " başlıklı adi yazılı belgenin 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında sözü edilen inançlı işlemin belgesi niteliğinde bulunduğu belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temşiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ne var ki; çekişme konusu 22 nolu parselin imar uygulaması gördüğü ve tarafların paylarına karşılık 1591 ada 1930 ve 4165 ada 2 parselde hisse verildiği ve yargılama sırasında davacının 25.06.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile gitti imar parsellerinden yalnızca 2 parseldeki davalının payının iptal ve tescilini talep ettiği ve 1930 nolu imar parseline yönelik bir talebi bulunmadığı halde, HUMK."nın 74. maddesi (HMK"nın 26. maddesi) gözardı edilerek talep aşılmak suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.