Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 3288 ada 29 parselin 140/1069 payı ile 67 parselin 504/12982 payının kadastroya istinaden H. oğlu R. adına kayıtlı olduğunu, bu şahsın mirasçısı gibi hareket eden F. V. veraset belgesi alıp, mahkeme kararı ile soyadı tashihi de yaptırdıktan sonra sahte nüfus cüzdanları kullanan ve mirasçı gibi gözüken şahısların anılan payları satış suretiyle dava dışı şahıslara temlik ettiklerini, çekişme konusu payların son maliklerinin davalılar olduğunu, yapılan temliklerin yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, yolsuz tescil sebebi ile tapu iptal ve H.oğlu R. adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı N.B., davanın reddini savunmuştur.
Davalı A.S., savunma getirmemiştir.
Mahkemece, iddiaların sabit olduğu ve davalıların iyiniyetli kabul edilemeyecekleri gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı vekili, çekişme konusu 29 parselin 140/1069 payı ile, 67 parselin 504/12982 payının kadastro tespitine istinaden maliki olan H. oğlu R.adına kayıtlı olduğunu, R. mirasçısı gibi hareket eden F.V."un mahkemeden veraset belgesi ile soyadı tashihi hususunda karar aldığını ve sicil kaydında H.oğlu R. ismini, R.K.olarak düzelttirerek sahte nüfus cüzdanları ve sahte vekaletnameler ile mirasçı gibi gözüken kişilerin anılan hisseleri dava dışı şahıslara satış suretiyle devrettiklerini, son maliklerinin de davalılar olduğunu, bu hususun Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü müfettişi tarafından yapılan inceleme sonucu ortaya çıktığını; yapılan temliklerin yok hükmünde ve yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve H. oğlu R. adına tescil istekli eldeki davayı açtığı, dosya arasına alınan kayıtlardan; çekişme konusu payların 01.03.2005 tarihinde mirasçılarına intikallerinin yapılarak aynı tarihte dava dışı M. G."e, M."ın da 29 parseldeki payı 30.12.2005 tarihinde dava dışı İ. C."e, İ."in 18.01.2006 tarihinde davalı N. B."a, 67 parseldeki payı ise yine M.ın 05.05.2005 tarihinde dava dışı Ş.."a, Ş.in de 09.05.2005 tarihinde davalı A.S."a satış suretiyle devrettikleri; davaya konu
yapılan temliklerinde içinde bulunduğu işlemlerle ilgili olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2006/265 Esas, 2008/317 karar sayılı dosyasından, M.G."in de aralarında olduğu şahıslar hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet kararları verildiği, kararın dereceattan geçerek 1210.2009 tarihinde kesinleştiği, paydaş R. K."nun 01.07.1922 tarihinde ölmüş olduğu, geride mirasçı olarak çocukları A. U., F. V., H. K., gelini R.Ö. ile torunları M. K. ile A.Ş."in kalmış oldukları anlaşılmaktadır.
Her nekadar, tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de, Hazinenin Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olduğu, eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu da kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesinde belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurlarının alınması gerektiğine değinildikten sonra belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine ilgililerden birisinin yazılı olurunun bulunmaması halinde Tapu Sicil Müdürünün Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden düzeltmek için dava açılmasını isteyebileceği, Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için re"sen dava açılabileceği; 86. maddesinde de yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyecek nitelikte ise bu hak sahiplerinin de yazılı olurlarının aranacağı hükme bağlanmıştır. Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu Yargıtay"ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Böyle bir durumda; Hazinenin (Tapu Sicil Müdürlüğünün) dava açması mümkün olduğu gibi üzerindeki kayıt yolsuz şekilde iptal edilen asıl maliklerinde doğrudan dava açmak suretiyle tapu kaydının düzeltilmesini istemelerine de yasal bir engel yoktur. Somut olayda, Tapu Sicil Müdürlüğü (Hazine) dava açmış, üzerlerindeki sicil kaydı yolsuz olarak silinen asıl maliklere davada yer verilmemiştir. Muhtemeldir ki, üzerinlerindeki sicil kaydının silinmesinden bihaberdirler.
O halde, davanın H.oğlu R. mirasçılarına ihbar edilmesi, dava açmaları halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve yürütülmesi zorunludur.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan hususların yerine getirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların, temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.