Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ikamet ettikleri aparmanın karşısında bulunan Tovun Center adlı alışveriş merkeezinin çatı katında ve Yücespor otoparkında bulunan GSM baz istasyonlarının sağlıklarına yönelik bir tehdit oluşturduğunu,bundan dolayı huzurlu bir yaşam süremediklerini ileri sürüp baz istasyonlarının kaldırılmasını istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat gelmedi,diğer temyiz edilen davalı Avea İletişim Hiz.A.Ş. vekili Avukat .... temyiz edilenler davalı Turcell İletişim Hiz.A.Ş. Vekili Avukat ... İnce , davalı Vadafone Telekomünikasyon A.Ş. Vekili Avukat .... geldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların 18 parselde bulunan taşınmazda bağımsız bölüm malikleri olduklarını, komşu parselde bulunan bina üzerine davalılardan Telsim A.Ş. tarafından baz istasyonu kurulduğunu ve kurulan baz istasyonu nedeniyle sağlıklarının olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek baz istasyonunun kaldırılması isteğiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
İddianın bu içeriği ve niteliğine göre, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737 ve devam eden komşuluk hukukuna ilişkin hükümlerinin uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulması gerekeceği açıktır.
Mahkemece, keşfen elde edilen baz istasyonunun yönetmelik hükümlerine uygun olduğu ve yönetmelikde belirtilen elektromanyetik şiddete ilişkin limit değerlerinin altında faaliyet gösterdiğini açıklayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur. Ancak, bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez. Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından olması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğuda tartışmasızdır.
Konuyla ilgili olarak 5.11.2008 tarihli ve 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince hazırlanıp yürürlüğe konulan Yönetmelik"te bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12. maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11. maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.
Çekişmeye konu baz istasyonunun konumu itibariyleinsanların yoğun olarak yaşadıkları ve hayatlarını sürdürdükleri yerde kurulduğu sabittir. Öyleyse, bundan kaynaklanacak sorumluluğun kusura dayanmayan tehlike sorumluluğu olduğu gözetildiğinde, tesisin bulunduğu ve kurulduğu yer bakımından uzun sürede kişi ve çevreye zarar verip vermeyeceği üzerinde de durularak daha uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulmasının mümkün olup olmadığı hususlarında da raporda bir değerlendirme yapılmış değildir.
Bu belirlemelere göre, hükme esas alınan raporun duraksamaya yer bırakmayacak nitelikte açık ve içerikli olduğu söylenemez.
O halde, mahkemece eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi kabul tarzı itibarı ile de, yıkımı istenen baz istasyonuyla ilgili muhtesatların üzerinde bulunduğu taşınmazların mülkiyetlerinin dava dışı kişilere ait olduğu kayden sabit olup, davada elatmanın önlenmesi yanı sıra yıkımda istenildiğine göre kayıt maliklerinin de davada yer almalarının gerekeceği tartışmasızdır. Oysa mahkemece bu hususunda gözetilmemiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.