Esas No: 2014/3101
Karar No: 2016/9106
Karar Tarihi: 30.11.2016
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/3101 Esas 2016/9106 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların beraatına ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ..."ın, katılan bankanın ... şubesine müracaat ederek kredi talep ettiği, aldığı krediye karşılık bankaya teminat olarak .... şubesine ait, ...seri numaralı, ......Ltd. Şti. olan 16/10/2007 keşide tarihli 18.700 TL bedelli çeki verdiği, çek üzerinde bulunan keşide tarihinde ibraz edildiğinde karşılığının bulunmadığının tespit edildiği, katılan bankanın müracaatı üzerine yapılan soruşturma sırasında diğer sanık ..."ın, ... sahte kimlik belgesini kullanarak... İlinde.... şirketi kurup bu şirket adına aldığı çekleri keşide ederek piyasaya sürdüğünün tespit edildiği, bu olay nedeniyle sanık ... hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesi"nde kamu davası açıldığı, sanık ..."ın suça konu çeki... isimli kişiden alacağına karşılık aldığını beyan etmiş ise de, yapılan zabıta araştırmasında... adlı kişinin belirtilen adreste bulunmadığının ve tanınmadığının belirtildiği, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia edilen olayda;
Sanık ..."ın savunmalarında, şirket faaliyetleri nedeniyle değişik yerlerden gelen çekleri muhasebecisi ... ve finans müdürü ... aracılığı ile bankalara ilettiklerini, suça konu çekteki keşideciyi tanımadığını, arka tarafta cirosu bulunan ...Kuruyemiş ile ticari ilişkilerinin ne şekilde olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, çeki bu firmadan bir ara yanında çalışan, ancak bir takım sahtekarlıklar yaptığı ortaya çıktığı için işine son verilen ... isimli elemanının getirmiş olabileceğini beyan ettiği, sanıklardan ..."ın, ..."e ait kimlik bilgilerini kullanarak açtırdığı hesaba ilişkin aldığı çek karnelerinde yer alan çekleri tedavüle sürdüğünün iddia edildiği, sanık ..."in ......Tic. ve San. Ltd. Şti"nin kendisi tarafından kurulduğunu ve bu nedenle .... Ağır Ceza Mahkemesi"nde yargılandığını belirttiği, UYAP ortamında yapılan incelemede; sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık ile bilişim suçları nedeniyle birden çok dava açıldığı, bir kısmının Yargıtay incelemesine gönderildiği anlaşılmakla ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173/145, 13.10.1998 gün 305/304, 20.03.1995 gün ve 48/68 ile 02.03.1987 gün ve 341/84 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 765 sayılı Kanun’da olduğu gibi 5237 sayılı TCK"nın belgede sahtecilik suçlarının düzenlendiği madde metinlerinde suçun mağdurunun kim olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi ile "aynı suç işleme kararından" kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan ve genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, bu plan çerçevesinde hareket etmesinin, önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm bu hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması, aynı suç işleme kararının varlığı, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özellikleri değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağı ve sahtecilik suçlarında suçtan zarar görenin genel anlamda kamu güveni olup, suçun işlenmesiyle suçtan zarar gören gerçek kişilerin sayısının fazla olmasının zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarını etkilemeyeceği de gözetilerek, sanık ... hakkında söz konusu çek hesabından çek keşide etmesi eylemleri nedeniyle açılan davalar belirlenip, derdest olmaları halinde birleştirilmeleri, aksi takdirde ilgili dosyalarda bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örneklerinin dosya içerisine konulup, suça konu çeklerin farklı tarihlerde düzenlenip düzenlenmediklerinin açıklığa kavuşturulması, düzenlenmiş ise eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmediğinin değerlendirilmesi; yalnızca savunma sırasında alınan imza örnekleri ile yetinilerek bilirkişi raporu alınmış ise de, tatbike medar yazı ve imza örneklerini içerir belge asılları bulundukları yerlerden getirtilerek yeniden bilirkişi raporu aldırılması, sanık ..."ın savunmasında belirttiği ... ve diğer şirket çalışanlarının tanık sıfatıyla ifadelerinin alınması, suça konu çekin alınan bir krediye karşı teminat olarak verildiğinin iddia edildiği ve önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı da gözetilerek, bankanın kredi sözleşmesine dair kayıtları getirtilip, söz konusu çekin sözleşmenin yapıldığı tarihte mi, sözleşmenin yapılmasından sonra krediye teminat olarak mı verildiğinin araştırılması, buna göre, çekin önceden doğan borç karşılığı kullanılıp kullanılmadığının kesin olarak belirlenmesinden sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/11/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.