Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 5426 ada 7 parsel sayılı taşınmaza komşu 6 parsel sayılı taşınmaz malikleri olan davalıların taşkın inşaat yaptıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacılar, taraflara ait taşınmazların bir bütün olarak F."a ait iken miras paylaşma ve satış yoluyla 7 parsel sayılı taşınmazın davacı-karşı davalıya 6 parsel sayılı taşınmazın davalı-karşı davacılara intikal ettiğini, binaların bitişik nizamda yapıldığını elatılan yerin çok az ve kendilerince iyiniyetli olduklarını beyanla davanın reddini ve temliken tescil istemişlerdir.
Mahkemece, esas davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı (karşı davalı) tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeye konu edilen taşınmazla davalının paydaşı bulunduğu 6 parsel sayılı taşınmaz öncesinde bir bütün halinde tarafların murisine ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve mirasçılar tarafından taksime tabi tutulduğu, 6 parsel sayılı taşınmazın davalı ile birlikte dava dışı kişilere dava konusu 7 nolu parselin ise davacıya bırakılarak adlarına sicil kaydının oluştuğu, davalının dava dışı kişilerle birlikte paydaşı bulunduğu 6 parsele yapmış olduğu binanın 7 nolu parsele taşkın olacak şekilde inşa edildiği ve sonradan imar uygulamasına tabi tutularak 7 parselin geometrik ve hukuki mülkiyet durumu aynen muhafaza edilerek davacıya özgülendiği ve imar çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, davalının taksim sonucu dava dışı kişilerle birlikte paydaşı olduğu 6 sayılı parsele yaptığı bina 7 parsele taşkın ise de değinilen bulgu ve olgulara göre anılan bu taşkınlığın imar uygulaması ile oluşmadığı sabittir. Öte yandan, paylaşım ve buna dayalı olarak sicil kaydı oluştuktan sonra taşkın olacak şekilde yapılanıldığına göre yapı sahibinin bina inşaatında iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için resmi olarak belediye veya kadastro veyahut tapu sicil müdürlüğüne dilekçe ile müracaat ederek bir fen memuru veya harita mühendisinin görevlendirilmesini talep etmesi, bunun üzerine fen memurunun göstereceği sınırlar içinde kalacak şekilde yapının gerçekleştirilmesi ve bu durumun belgelendirilmesi gerekir. Oysa, bu husus temliken tescil davasında (karşı davacı) tarafından iddia ve isbat edilmiş değildir. Öyle ise temliken tescil davacısının yapılanmada iyiniyetli olduğu kabul edilemez.
Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 725.maddesinde öngörülen taşkın inşaat sebebiyle açılacak temliken tescil davasında öncelikli koşul yapılanmada iyiniyetin bulunmasıdır. Şayet yapılanan iyiniyetli değilse diğer koşulların araştırılmasına da gerek yoktur.
Somut olaya bu ilkeler çerçevesinde bakılıp değerlendirildiğinde anılan yasal düzenlemedeki öngörülen iyiniyet koşulunun bulunmadığı gözetilerek bu istek bakımından karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde bu isteğin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca her ne kadar 7 nolu parsel imar uygulaması ile oluşmuşsa da taşkınlık imardan öncede mevcut olduğundan ancak taşkın olduğu saptanan bölümün bulunduğu taksim parselinde davalının bir hakkının bulunmadığı gözetildiğinde 3194 sayılı İmar Yasasının 18.maddesinde öngörülen kaim bedelede hükmedilmeksizin asıl davanın kabulüne karar verilmemesi de doğru değildir.
Öyle ise, asıl davanın davacısı (karşı davanın davalısı)nın temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.