Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 4102 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü haksız olarak işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahale olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş, Mahkemece davalıya bakiye karar harcı, temyiz harcı, temyiz posta masrafı ve T.C. Kimlik nosunun bildirilmesi için davetiye tebliğ edilmiş, verilen süre içerisinde eksiklikleri ikmal edilmeyen ve UYAP"a kaydedilemeyen temyiz dilekçesinin 04.07.2011 tarihli ek karar ile reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü temyiz eden davalının mahkemenin temyiz harç ve masraflarının tamamlanması ve T.C. Kimlik numarasını bildirmesi için muhtıra çıkarması üzerine adli yardım talebinde bulunduğu, mahkemenin 04.07.2011 tarihli ek kararla muhtırada öngörülen 7 günlük süre içerisinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlanmadığı ve davalının T.C. Kimlik numarasını bildirmediği gerekçesiyle 1086 Sayılı HUMK."nun 434. maddesine göre temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen kararın asıl kararlarla birlikte temyiz edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere, adli yardım 1086 Sayılı HUMK."nun 465. ila 472. maddelerinde düzenlenmiş olup, fakir bir kimsenin bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları sağlayamaması durumunda bu mali külfetten geçici olarak muaf tutulmasıdır.
Anılan maddelerde adli yardım talebinin yargılamanın hangi aşamalarında yapılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır.
Aynı Kanunun 469/2.maddesinde "müzahereti adliye esnayi muhakemede dahi talep olunabilir.
Bu talep kabul edilirse evvelce yapılmış olan masarife teşmil edilemez.Yeni bir sebep zuhurunda reddedilen müzaheret talebi tekrar edilebilir." Hükmü yer almakta; kanun yollarına başvuru için adlı yardım istenemeyeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.Karar kesinleşinceye kadar yargılama faaliyetleri süreceğine ve henüz sonlanmamış olduğuna göre kanun yoluna başvuru içinde adli yardım isteminde bulunulması olanaklıdır.Diğer taraftan temyizde bir dava olduğuna göre, temyiz aşamasındada adli yardım kararı verilebileceği kabul edilmelidir. Nitekim, 1.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK."nın 334 ilâ 340. maddeleri arasındaki yasal düzenlemeler ile de adli yardıma ilişkin usul ve esaslar ortaya konulmuş, kanun yollarına başvuru sırasında da adli yardım talebinde bulunulabileceği (336/3.md.) duraksamaya yer bırakmayacak şekilde öngörülmüştür.
Ne varki, adli yardım isteği bakımından bir araştırma yapılmaksızın temyiz isteğinin reddedildiği, her nekadar vatandaşlık numarasının bildirilmesi istenilmiş ise de davalının vatandaşlık numarasının da dosyada bulunduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca, davalının adli yardım isteği yönünden 6100 sayılı Yasada öngörülen hükümlerde gözetilerek gerekli araştırma yapıldıktan sonra karar verilmek üzere Mahkemenin 04.07.2011 tarihli ek kararı bozulmalıdır.
Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile yalnızca açıklanan nedenden ötürü ( 6100 Sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi uyarınca ) 1086 Sayılı HUMK."nun 428. maddesi gereğince EK KARARIN BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.