Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10050 Esas 2011/12200 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10050
Karar No: 2011/12200

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10050 Esas 2011/12200 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı tapuda kayıtlı olan taşınmazın bir bölümünün hazineye ait parsel ile bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisnde kaldığını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi ve hazineye ait parsel içerisinde kalan bölümlerin tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesi istemiyle dava açtı. Davalılar ise davanın reddini savundu. İlk mahkeme kararı davacının lehine olmasına rağmen 5841 Sayılı Yasa gereğince davanın reddedilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Ancak yasanın iptal edilmesi nedeniyle karar tekrar gözden geçirilmeli ve İçtihadı Birleştirme Kararı'na uygun değerlendirilmelidir. Sonuç olarak karar bozulmuştur.

Detaylar için;

- 5841 Sayılı Yasa: Kıyı Kanunu. Davanın ilk mahkeme tarafından reddedilmesine sebep olmuştur.

- 6099 Sayılı Yasa: Türk Borçlar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. Başka bir kanunun uygulanmasında belirli hükümlerinin dikkate alınmasını gerektirir.

- 1086 Sayılı HUMK: Hukuk Muhakemeleri Kanunu. Kararın bozulmasına ilişkin kanun maddesi.

- 428. madde: Kararın bozulması gerektiğinde uygulanacak prosedürü belirler.
1. Hukuk Dairesi         2011/10050 E.  ,  2011/12200 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/06/2010
    NUMARASI : 2010/207-2010/354

    Taraflar arasında  görülen davada;
    Davacı,  davalılar adına tapuda kayıtlı olan 242 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün 438  nolu hazineye ait parsel ile bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi ve hazineye ait parsel içerisinde kalan bölümlerin tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “.....somut olayda mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 07/11/2008 tarihli krokili raporda çekişmeli taşınmazın 517 m2lik  kısmının kıyı kenar çizgisine göre kıyıda bulunduğu, dava tarihinde davacı hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 sayılı yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve  avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken aksine yazılı düşüncelerle hüküm kurulması isabetsizdir” gereçesiyle bozulmuş olup,  Mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca, Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararının usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan esinlenilerek ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu ve kurulan yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin özel daireye ait olduğuna" karar verilmiştir.
    Karar, davacı  vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik  Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
     Dava; tapu iptal ve  kayıt terkini  isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece  kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan Avukatlık Ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu, Mahkemece direnme kararı verilerek Hukuk Genel Kurulunca Mahkemece verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olduğu ve kurulan hükmün temyizen incelenmesi görevinin özel daireye ait olduğuna  karar verildiği görülmektedir.Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.7.2011 tarihinde de resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 12.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca;  Dairenin 07.11.2007 tarihli bozma ilamında belirlenen olgular da gözetilmek   suretiyle  işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
    Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir.  Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü ( 6100 Sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi uyarınca ) 1086 Sayılı HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
     5.12.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     


     

    Hemen Ara