Esas No: 2011/10243
Karar No: 2011/12179
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10243 Esas 2011/12179 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KADIKÖY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2011
NUMARASI : 2010/240-2011/75
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalının kooperatifin 1130 sayılı üyesi iken 09/10/2001 tarih, 32-9 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını, “ihraç kararının iptali” istemi ile açtığı davanın açılmamış sayılmasına, “üyeliğin tespiti” istemi ile açılan davanın da kanıtlanamadığından reddine karar verildiği ve anılan kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği halde davalının “F caddesi ...nolu dükkanı” kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, 30.01.2002-10.07.2005 tarihleri arası için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her ayın tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4.000,00 TL ecrimisil ve 10.02.2005 – 10/07/2005 tarihleri için de işletme katılım payının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; yargılama aşamasında dava konusu bağımsız bölüm tahliye edildiğinden konusu kalmayan davanın reddine, 4.881,00.-TL ecrimisil ve 223,00.-TL katılım payı alacağının 25.07.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve katılım payı isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; dava konusu taşınmaz yargılama sırasında tahliye edildiğinden elatmanın önlenmesi isteği bakımından konusu kalmayan davanın reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne, katılım payı alacağı hakkındaki isteğin ise kısmen kabulü ile feragat beyanı nedeniyle fazlaya ilişkin talep yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava dilekçesinde dava değerinin talep edilen ecrimisil ve katılım alacağı miktarı kadar gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir değer gösterilmediği, yargılama sırasında da bu istek yönünden bir açıklama yaptırılmadığı, keşfen saptanan değer üzerinden harç tamamlatılmadığı gibi hükümde de karar ve ilam harcının ecrimisil ve kabul edilen katılım payı alacağı üzerinden belirlendiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin gerektiği açıktır. Bu tür davalarda ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın çekişme konusu taşınmazın ve üzerindeki muhdesatın değerinin toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.)
Bilindiği üzere; 492 Sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların takdirlerine bırakmayıp; anılan hususun mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetileceği düzenlenmiş ve buyurucu nitelikteki 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
O halde; dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi isteği bakımından çekişmeli taşınmazla ilgili olarak keşfen belirlenen değer üzerinden belirlenecek nispi tarifeye göre harcın tamamlattırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, kabul edilen ecrimisil ve katılım payı değeri üzerinden harç alınmakla yetinilmesi isabetsizdir. Davalı yan temyiz dilekçesinde sair nedenler demek suretiyle bu hususa değinmiştir.
Öte yandan; davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar ayrık tutularak 4.000,00.-TL ecrimisil isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında talepte bulunulan döneme ilişkin ecrimisilin 4.881,00 TL olduğu anlaşılınca davasını ıslah ederek müddeabihi artırmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; 1086 sayılı Yasanın yürürlükten kaldırılan HUMK’nu 87/son fıkrası hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 179.maddesi ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararına paralel bir düzenleme getirilerek “müddeabihin artırılması olanaklı” hale gelmiştir. Buna göre, 14.5.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile keşfen belirlenen ecrimisil üzerinden müddeabihin artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak artırılan bu değer üzerinden harç ikmali yapılmamıştır. Bu durumda usulüne uygun geçerli bir ıslah bulunmadığına göre keşfen belirlenen miktar üzerinden hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca; davacının dava dilekçesindeki istekle sınırlı olmak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde ecrimisile karar verilmesi gerekirken HUMK’nu 74. maddesindeki düzenleme (6100 sayılı HMK’nun 26. maddesi ) gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; çekişme konusu taşınmaz yargılama aşamasında davalı tarafından tahliye edildiğine göre “elatmanın önlenmesi bakımından davanın konusu kalmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları bu yönüyle yerindedir. Kabulü ile hükmün öncelikle açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.