Esas No: 2014/9367
Karar No: 2016/9054
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/9367 Esas 2016/9054 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat
Sanıkların dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümler katılan tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın trafik kazası sonucunda vefat eden eşinin ölümünden dolayı avukatı aracılığıyla sigorta aleyhine tazminat davası açtığı, davanın uzun sürmesi nedeniyle yakınları vasıtasıyla önce sanık ... sonra da onun yönlendirmesi ile sigortacı aracılığı yapan diğer sanıklar ile irtibata geçerek sigorta bedelini takip konusunda sözleşme düzenledikleri, kısa bir süre sonra dava sonuçlandığı ve sigorta bedelinin katılanın avukatının hesabına gönderildiği, katılanın sanık ... ile birlikte avukata gidip 15.000 TL kadar parayı aldıkları, sanık ..."in sigorta parasını kendilerinin aracı olması nedeniyle ödendiğini söyleyerek, katılanı inandırıp 2.000 TL masraf ve 3.000 TL borç para olmak üzere toplam 5.000 TL para aldığı ve bu şekilde sanıkların atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu, sanıkların üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, bu gerekçelere dayanın mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın, beraat kararının kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 29/11/2016 tarihindi oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy;
...Cumhuriyet Başsavcılığının 22/11/2011 tarihli iddianamesi ile müşteki ..."ın eşi olan ..."ın 20/12/2008 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeni ile vefat etmesi üzerine vekili Av.... aracılığıyla sigorta şirketi aleyhine 20/01/2009 tarihinde maddi ve manevi tazminat davası açtığı 21/10/2010 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği sözkonusu karardan sonra davalı sigorta şirketi tarafından aralarındaki anlaşmaya istinaden tazminat bedelinin 24/03/2011 tarihinde müştekinin vekiline gönderildiği ve vekil tarafından aynı gün müşteki ..."ye teslim edildiği,
Müşteki ..."nin dalgın ve unutkan olup bahse konu davadan çevredeki insanlara bahsettiği, müştekinin belirtilen rahatsızlığından haberdar olan sanıkların müştekinin sigorta şirketinden alacağını tahsil edebileceklerini söyleyerek müştekiyi ikna ettikleri, alacağa ilişkin tüm işlemlerin başından itibaren müşteki vekili Av.... tarafından takip edildiği, sanıkların alacağın tahsiline yönelik herhangi bir girişimlerinin olmadığı, alacağın tahsiline kadar geçen süre içerisinde müşteki ile sanıklar arasında herhangi bir yazılı anlaşmanın bulunmadığı, alacağın sigorta şirketinden müşteki vekili tarafından tahsil edildiğini öğrenen sanık ..."in tahsil edilen parayı avukattan alması için müştekiye haber gönderdiği ve beraberinde eşi olan diğer sanık ... ile müştekiye gitmesine istediği, sanık ..."in eşi olan diğer sanık ..."i, avukata bir akrabası olarak tanıtmasını istediği sanık ..."in avukattan parayı alıp bir kısmını kendi çantasına koyduğu, müşteki ve sanık ..."in 06/10/2011 tarihinde soruşturma sırasında alınan beyanına göre 4.050 TL"yi sigorta işlemlerini yaptığı aracılık karşılığı, 950 TL"yi ise diğer sanık ..."a vermek üzere alıkoyduğu, bahse konu alacağın tahsil edildiği tarihte müşteki ile sanıklar arasında sigortadan parayı takip etmek için bir sözleşmenin bulunmadığı, nitekim bu hususun müşteki vekili aynı zamanda tanık ..."ın soruşturma sırasında alınan beyanında açıkça anlaşıldığı, tahsil edilen paranın bir kısmını müştekiye ödenmediğini öğrenen adı geçen avukatın sanık ..."i birçok kez araması üzerine bu durumdan kurtulmak isteyen sanık ..."in bilahare müştekinin yukarıda belirtilen rahatsızlığından yararlanıp sözleşmeye sonradan imzalattığı, sanık ..."in soruşturma sırasında alınan beyanından da müşteki ile aralarında bir sözleşme olmadığının anlaşıldığı,
Tüm bu açıklamalar dikkate alındığında;
Müştekinin beyanları itibariyle dalgınlık ve unutkanlık rahatsızlığının bulunması belirtilmesine rağmen, bu hususta bir uzman raporu alınmadığı, bu rahatsızlığının tespit edilmesi halinde sanıkların eyleminin TCK"nın 158/1-c maddesinde belirtilen kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturma ihtimalinin bulunduğu gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması,
Ayrıca, sanıkların başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edip müştekinin rahatsızlığından yararlanarak sigortadan alacağının tahsili için hiçbir işlem yapmamalırına rağmen hileli söz ve davranışlarla ikna ettikleri müştekiden uhdesinde tuttukları sübut bulduğu, bu şekilde atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşıldığından, sanıkların mahkumiyetleri yerine beraat hükmünün onanması yönünde görüş bildirilmesi nedeniyle sayın çoğunluğa katılmıyorum.