Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9779 Esas 2011/12153 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/9779
Karar No: 2011/12153
Karar Tarihi: 1.12.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9779 Esas 2011/12153 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/9779 E.  ,  2011/12153 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İNEGÖL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 15/03/2011
    NUMARASI : 2010/417-2011/103

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki olduğu 12 parça taşınmazının davalı çocukları tarafından kandırılarak elinden bedelsiz ve muvazaalı olarak alındığını," taşınmazlarının sağlığında kendisinin ölümünden sonra çocuklarının olacağı " şeklindeki beyanlarıyla 6"şar parça olarak davalılara temlikinin gerçekleştirildiğini, bu işlemden 10 ay sonra işlemin satış olarak yapıldığını öğrenince kandırıldığını, anladığını ileri sürüp tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, çekişme konusu taşınmazların davacının istek ve iradesi doğrultusunda kendilerine devredildiğini,ancak taşınmazlar karşılığında davacıya para vermediklerini beyan etmişlerdir.
    Mahkemece, muvazaa iddiasanın yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, taraf muvazaası ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu 12 parça taşınmazını 24.04.2009 tarihinde ve satış suretiyle altışar adet olmak üzere davalı iki çocuğuna temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, iddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle davada hile ve taraf muvazaası hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır. Mahkemece, hile hukuksal nedeni yönünden araştırma ve değerlendirme yapılmamış ise de, önem derecesine göre somut olayda öncelikle taraf muvazaası iddiasının değerlendirilmesi gerektiği ve kabulü halinde hilenin araştırılmasına gerek olmayacağı kuşkusuzdur.
    Mahkemece de, taraf muvazaası iddiasının 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerektiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
    Oysa, davacı tapuda işlemin satış gösterilmesine karşın herhangi bir bedel ödenmediğini iddia etmiş, davalılar da 04.11.2010 tarihli oturumda imzalı beyanlarıyla “taraflar arasında bir alışverişin söz konusu olmadığını, davacıya dava konusu taşınmazlar karşılığında herhangi bir satış bedeli ödemediklerini” ifade etmişlerdir. Her ne kadar iddia yazılı belge ile kanıtlanamamışsa da , davalıların yukarıda değinilen beyanları davacının iddiasını duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça doğrular nitelikte olup, hukuken gözardı edilemez. Bu beyanın davalıları bağlayacağında kuşku yoktur. Öyleyse muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı söylenemez. O halde, davalılar adına tescilin yolsuz olduğu, başka ifadeyle illetten yoksun bulunduğu kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere aksi yönde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara