Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava dışı eşinin borçlarını ödeyebilmek için banka kredisi alabilmek amacıyla, kendisine yaptığı maddi ve manevi baskılar neticesinde oturduğu ve kayden paydaş olduğu kat irtifakı kurulu 8 nolu meskenini, eşinin gösterdiği ve daha önceden tanımadığı davalıya satış suretiyle devrettiğini, ancak herhangi bir para almadığını, 3-4 ay sonra da bir kadının arayarak davalının kızı, eşinin de sevgilisi olduğunu bildirip, evi boşaltmasını istediğini, bunun üzerine davalı ile eşinin birlikte hareket ederek ikrah ve hile ile muvazaalı olarak taşınmazı elinden aldıklarını anladığını ileri sürerek, tapunun iptalini istemiş, yargılama sırasında çekişme konusu taşınmazın 3. kişiye satış suretiyle temlik edilmesi üzerine, HUMK"un 186. maddesi gereğince; davaya tazminat davası olarak devam etmiş, 80.000.-TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazın hayır getirmeyeceğini düşünerek davacının eşine vekalet vererek iade ettiğini, davacının husumeti eşine yöneltmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; tapu iptali ve tescil istekli açılmış, bilahare tazminata dönüştürülmüştür.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçiminden ve içeriğinden; dava da hile hukuksal nedenine dayanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bilindiği üzere; Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanununun 28/l. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
Hal böyle olunca; davacının iddialarının yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirilmesi, yanların bu yöne ilişkin delillerinin toplanarak, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.