Taraflar arasında görülen Davada;
Davacı, 114 ada 1 ve 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, tapu iptal, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece davanın 114 ada 1 ve 115 ada 1 parsellere yönelik olduğu ve eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; tapu iptal, kayıt terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve Karar 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Öte yandan, bilindiği üzere, tapu iptal davaları, kayıt malikleri aleyhine açılır. Dava 15.09.2005 tarihinde davalı A... aleyhine açılmış ise de dosyadaki kayıtlardan her iki parselde kat mülkiyeti kurulu olduğu ve dava dışı kişilerin de malik olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca;dava dışı maliklerin davada yer almalarının sağlanması, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazine’nin temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.