Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/15766 Esas 2022/4124 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/15766
Karar No: 2022/4124
Karar Tarihi: 30.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/15766 Esas 2022/4124 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/15766 E.  ,  2022/4124 K.

    "İçtihat Metni"

    İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2018 tarih, 2017/507 esas ve 2018/4 sayılı kararının kaldırılarak; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 22.05.2018 tarih ve 2018/758 esas - 2018/1590 sayılı kararı
    İtirazla İlgili Hüküm : TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK'nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükümleri
    İtiraza Konu Sanık : ...
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    I-İTİRAZ KONUSU
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2022 tarih, KD- 2021/160561 sayılı itiraznamesiyle: “22.05.2018 tarihli, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilen mahkumiyet hükmü kararına karşı sanık müdafince 22.05.2018 tarihinde temyiz nedenlerini içermeyen süre tutum mahiyetinde temyiz dilekçesi verdiği, 01.06.2018 günü gerekçeli kararın sanık müdafiine tebliğ edildiği, sanık müdafii temyiz sebeplerini içeren dilekçeyi CMK'nın 295. maddesinde yazılı "7" günlük ek süre geçtikten sonra ancak hüküm fıkrasında belirtilmiş olan "15" günlük süre içerisinde, 11.06.2018 günü verdiği, temyiz edilen kararda, CMK'nın 34/2, 231/2, 232/6 maddeleri uyarınca kanun yolunun ne olduğuna, bu kanun yoluna başvurma süresi, şekli ve merciine ilişkin olarak "... oybirliği ile verilen karar, iddia makamı ile sanık ... ve sanık müdafii Av. ...'in huzurunda, hükmün tefhiminden itibaren 15 günlük süre içerisinde dairemize verilecek dilekçe veya aynı süre içerisinde tutanağa geçirilmek
    koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle, ceza infaz kurumunda bulunan sanık yönünden ise bulunduğu kurum zabıt katibi veya kurum müdürlüğüne Dairemize gönderilmek üzere vereceği dilekçe yada tutturacağı tutanak ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere.." şeklinde bir açıklamanın yer aldığı,
    Sanık müdafiinin yüzüne karşı 22.05.2018 tarihinde tefhim olunan hükümde 5271 sayılı CMK’nın 295. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçenin temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya tebliğden itibaren (7) gün içerisinde verilmesi gerektiğine değinilmediği gibi bu hususun meşruhatlı tebligat ile de bildirilmemiş olduğu,
    Temyiz istemi ve süresini düzenleyen CMK'nın 291. maddesi, hükmün tefhiminden veya yoklukta tefhim edilmişse tebliğinden itibaren 15 gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle temyiz edilebileceğini, zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle temyiz hakkı kullanılmış ise bu beyanın tutanağa geçirilmesi ve hakime onaylattırılması gerektiğini, temyiz başvurusunun içeriği başlıklı CMK'nın 294. maddesi, temyiz edenin hükmün neden bozulması istediğini başvurusunda göstermesi ve bu sebebin hükmün hukuki yönüne ilişkin olması gerektiğini, temyiz gerekçesi başlıklı CMK'nın 295. maddesi, temyiz başvurusunda sebep gösterilmemiş ise temyiz edenin, temyiz süresinin bitimini yahut gerekçeli kararın tebliğini müteakiben "7" günlük içinde temyiz sebeplerinin bildirilebileceği hususlarını düzenlenmiş olduğu,
    Anayasanın 40, CMK'nın 231/2, 232/6 maddeleri gereğince de verilen karar ve hükümlere karşı hangi kanun yoluna gidilebileceğinin, bu kanun yoluna başvuru süresi ve şeklinin, başvurunun yapılabileceği mercilerin ilgilisine bildirilmesi gerektiğinin hüküm altına alınmış olduğu,
    Anayasal ve yasal nitelikteki emredici düzenlemelerden, yargı mercilerince verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, ceza miktarının, kanun yollarına başvuru imkanı varsa süresi ve mercisinin tereddüde yer vermeyecek açıklıkta taraflara bildirilmesi gerektiği şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun Anayasa’daki emredici düzenlemeye paralel şekilde ilgililerin "kanun yolu" başvurularında hak kayıpları ile sonuçlanabilecek yanılgıyı önlemek için ayrıntılı düzenleme yapılmış olduğu,
    Sanık müdafii, kendisine tebliğ edilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yazılı "15" günlük süre içerisinde vermiş olduğu gerekçeli temyiz dilekçesinin süresinde kabulüyle, esastan temyiz incelemesinin yapılması ile "temyiz istemlerinin CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİ ile hükmün ONANMASINA," karar verilmesi yerine "...CMK’nın 295/1. maddesinde öngörülen yasal süresi içerisinde gerekçeli temyiz dilekçesi vermediği anlaşılmakla, temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE," şeklinde karar verilmiş olunması hukuka aykırılık oluşturmakla, ” denilmek suretiyle Dairemiz kararına karşı itiraz edilmiştir.
    II- İTİRAZ DEĞERLENDİRİLMESİ:
    Bölge adliye mahkemesince duruşmalı incelenerek verilen karara yönelik sanık müdafii tarafından 22.05.2018 tarihinde temyiz sebeplerini içermeyen süre tutum dilekçesi verildiği, bölge adliye mahkemesinin gerekçeli kararının sanık müdafiine 01.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafiince 11.06.2018 tarihinde ayrıntılı temyiz dilekçesinin, CMK'nın 295. maddesinde belirtilen 7 günlük süreden sonra sunulduğu görülmüş ise de, bölge adliye mahkemesi gerekçeli kararının hüküm fıkrasında ve sanık müdafiine gerekçeli kararı tebliğ eden tebligat zarfında CMK'nın 295. maddesinde düzenlenen 7 günlük süreye ilişkin bir ihtaratın bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafince 11.6.2018 tarihinde sunulan temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek 16.03.2022 tarihli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.
    III-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
    2-Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 26.02.2019 gün ve 2018/6517 esas - 2019/1227 Karar sayılı sanıkla ilgili "RET" kararının kaldırılmasına,
    3-Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda:
    Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin reddine, ancak;
    1-Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak makul bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan makul suretle ayrılmak yerine teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde ceza tayin edilmesi,
    2-Sanığa silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen cezalarda 3713 sayılı Kanun gereğince artırım yapılırken 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi yerine fıkra belirtilmeksizin 5. madde olarak gösterilmesi,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, belirtilen sebeplerden dolayı hükmün CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenleri gözetilerek tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165
    sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara