Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10181 Esas 2011/12083 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10181
Karar No: 2011/12083
Karar Tarihi: 01.12.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10181 Esas 2011/12083 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapılmış bir muvazaalı tapu devri işlemine ilişkindir. Miras bırakanın tek mal varlığı olan taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiği ancak gerçek amacının gizlenerek bağış yapmak olduğu iddiasıyla davacılar tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiş ancak Yargıtay tarafından bozulmuştur. Kararda, miras muvazaasının nispi muvazaa türü olduğu, muvazaanın gerçek amacın ortaya çıkarılmasıyla tespit edilebileceği ve dava konusu taşınmaz payının davalıya temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Kararda, Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri de detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2011/10181 E.  ,  2011/12083 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/05/2011
    NUMARASI : 2008/580-2011/341

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan Havize’nin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 1053 ada 7 parsel sayılı taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, iddiaların doğru olmadığını, alım gücünün bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan Havize’nin çekişmeli 7 parsel sayılı taşınmazdaki 450/5913 payını 14.02.2006 tarihli akitle satış suretiyle üvey oğlu davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısın miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; miras bırakanın emekli maaşı olup, tek mal varlığı olan dava konusu taşınmazı satış ihtiyacının bulunmadığı, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğu, davalının satış bedelini ödediğini ispat edemediği, murisin satışa rağmen ölünceye kadar taşınmazı kullandığı görülmektedir.
    Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkeler ile değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmaz payının davalıya temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara