Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/9 Esas 2015/420 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/9
Karar No: 2015/420

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/9 Esas 2015/420 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/9 E.  ,  2015/420 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Asliye Ceza
Hırsızlık suçundan sanık ... hakkında CMK"nun 223/4. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
“...aynı köyde oturan sanığın kısa aralıklarla hırsızlık fiilleri işlediği, olay gününde de suça konu köy anaokuluna giren sanığın sınıf içerisindeki öğrenci kumbarasında bulunan paranın tamamı olan 5 Lirayı aldığı sabittir. Sınıfta olay sırasında bulunan tüm para bu kadardır ve dosya içerisindeki fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere alınabilecek kıymeti haiz tek şey bu paradır. Sanığın açtığı kumbara içerisinde yüksek miktarda para bulunması durumunda bunu almayacağını söylemek suçun işleniş şekli ve sanığın aynı köyde üç ayrı yere girmiş olduğunun sabit olması karşısında olanaksızdır. Bu sebeplerle, sanık hakkında ... Köyü okulunda meydana gelen hırsızlık suçuna ilişkin olarak verilen onama kararına karşı hükmün bozulması gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 11.12.2014 gün ve 14553-22065 sayı ile; "Yapılan yargılama sırasında ... tarihli duruşmada, mağdur ..."in "sanığın pencerenin demir korkuluklarını sökerek anasınıfına girdiği, plastik kumbarada bulunan 5 Lirayı aldığı, zararın karşılandığı, sanığın girdiği sınıfta, alınan 5 Liradan başka televizyon ve VCD vardı bunları da çalabilirdi, sanıktan şikayetçi değilim" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla, Dairemizin 08.10.2014 gün ve 2012/8085 Esas, 2014/17973 sayılı kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu" gerekçesiyle itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın 21.11.2006 tarihinde ... Köyünde mağdurlar ... ve ...’e ait kullanılmayan boş eve alt katta bulunan ahır kapısının ipini çözerek girdikten sonra, tavanda bulunan naylonu söküp evin mutfak kısmına ulaştığı ve burada bulunan 12-13 parça bakır ve aliminyum kapları alarak çıktıktan sonra bu eşyaları 30 Liraya sattığı; 21.10.2007 tarihinde ise yine aynı köyde bulunan mağdur ...’a ait kahvehaneye pencere camını tornavida ile zorlamak suretiyle açıp girdiği, ancak ... tarafından yakalanması nedeniyle eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı; sanık hakkındaki bu soruşturma dosyalarının iş bu dosyaya esas soruşturma dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek açılan kamu davasında sanık hakkında mağdurlar ..., ... ve ...’a yönelik mala zarar verme suçundan şikayet yokluğu, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ise uzlaşma nedenleriyle kamu davalarının düşmesine; mağdurlar ... ve ...’e yönelik nitelikli hırsızlık suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye, mağdur ...’a yönelik nitelikli hırsızlık suçundan ise 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık hakkında mağdurlar ..., ... ve ...’a yönelik eylemleri nedeniyle verilen düşme kararlarının temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, mağdur ...’a yönelik nitelikli hırsızlık suçundan ise itiraz konusunda karar verilmek üzere dosyanın merciine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmış olup inceleme sanık hakkında mağdur ...’e yönelik nitelikli hırsızlık suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nun 145. maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 22 yaşında ve sabıkasız olan sanığın suç tarihi olan 18.10.2006 günü gece saatlerinde ... Köyünde bulunan ... Köyü Anaokulunun penceresinin demir korkuluklarını söküp, pencereyi zorlayarak ana sınıfına girdiği ve sınıf içerisinde bulunan para kumbarasındaki 5 Lira paranın tamamını alarak geceyi burada geçirmesinin ardından sabah saat 06.00 sıralarında sınıfı terk ettiği, ertesi sabah okula gelen okul öğretmeni mağdur ...’in durumu fark ederek olayı kolluğa bildirmesi üzerine soruşturmanın başladığı,
Mağdur ... soruşturma evresinde, sabah okula geldiğinde kumbarada bulunan paranın alındığını fark etmesi üzerine durumu kolluğa bildirdiğini ve şikayetçi olmadığını; kovuşturma evresinde ise anaokulunun penceresinin demir korkulukları sökülüp pencerenin zorlanmasıyla anasınıfına girildiğini, para kumbarasında bulunan 5 Liranın alındığını, zararın karşılandığını, sınıfta 5 Liradan başka televizyon ve VCD’nin bulunduğunu, sanığın bunları da çalabileceğini ancak çalmadığını ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği,
Sanık soruşturma ve kovuşturma evrelerinde benzer şekilde; gece saatlerinde üşüdüğü için yatmak amacıyla anasınıfının demir korkuluklarını tornavida ile söküp pencereyi zorlayarak sınıfa girdiğini, amacının hırsızlık olmadığını ancak kumbarada parayı görünce dayanamadığını, sınıftaki süngerin üzerinde uyuduğunu ve saat 06.00 sıralarında sınıftan ayrıldığını savunduğu,
Kollukça düzenlenen tutanakta sanığın ailesi tarafından eve alınmadığının ve geceleri sürekli olarak terk edilmiş yerlerde kaldığının belirtildiği,
Sanığın 21.11.2006 tarihinde ... Köyünde ... ve ...’e ait kullanılmayan boş eve alt katta bulunan ahır kapısının ipini çözerek girdikten sonra tavanda bulunan naylonu sökerek evin mutfak kısmına ulaştığı ve burada bulunan 12-13 parça bakır ve aliminyum kapları alarak çıktığı, 21.10.2007 tarihinde ise yine aynı köyde bulunan ...’a ait kahvehaneye pencere camını tornavida ile zorlamak suretiyle açıp girdiği ancak ... tarafından yakalanması nedeniyle eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 145. maddesinde; “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” hükmü yer almakta iken, anılan hüküm, 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanunun 16. maddesi ile; “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde ile hırsızlık suçlarında, suça konu değerin azlığı nedeniyle hâkime, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir taktir yetkisi tanınmıştır.
Yargıtay Özel Dairelerinin “değer azlığı” ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” şeklinde yansıtılan görüşünün, TCK"nun 145. maddesi uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün görülmemekte ve maddenin uygulanabileceği hallerden biri olarak kabul edilmekte ise de, maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılması mümkün değildir. TCK"nun 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek şekilde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş ve fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” hâkimin takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmiyetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlalin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya teşebbüs edilen bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.
Maddenin ilk metninde yapılan değişiklikte; “suçun işleniş şekil ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerine ilişkin cezada indirim ve ceza vermekten vazgeçme hallerinde farklı değerlendirme yapılmasını gerektirmeyeceği açıktır. Bu nedenle; “az ceza verme” seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, “ceza vermekten vazgeçme” halinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu sonucuna ulaşılmamalıdır.
Bu itibarla, 5237 sayılı TCK"nun 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCK"nun 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtay’dan, sözü edilen maddenin uygulanması sürecindeki içtihatları doğrultusunda, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. 5237 sayılı TCK"nun 145. maddesinin düzenleniş amacı gözetilmeli, belirtilen hükmün 765 sayılı TCK"nun 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.
Hâkim, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, 5237 sayılı TCK’nun 3. maddesinde öngörüldüğü üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek, cezadan indirim veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Olayın özelliği, mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli, her olayda değerlendirmeye konu edilmeli, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilmeli, maddenin uygulanıp uygulanmaması ve özellikle ceza verilmeme haliyle ilgili seçeneğin, eylemin failine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve muhakkak ki şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.
Ancak burada 5237 sayılı TCK’nun 147. maddesinde düzenlenmiş bulunan “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hali ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk halini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup, 147. maddenin ayırıcı ölçütü, hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Anılan kanunun 147. maddesinin uygulanmasında esas alınacak kıstas malın değeri değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için suça konu malın çalınmasıdır.
Buna karşılık TCK"nun 145. maddesinin uygulanmasındaki en önemli kriter, şüphesiz değer ölçüsüdür ve bu değerin “ceza vermeme” halini haklı kılacak düzeyde az olmasıdır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 30.03.2010 gün ve 17-65, 15.12.2009 gün ve 242-291 ile 13.11.2007 gün ve 210-234 sayılı kararlarında da benzer hususlara işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Geceyi geçirmek için girdiği ana sınıfında bulunan kumbara içindeki 5 Liranın tamamını alıp sabah saat 06.00 sıralarında suç yerini terk eden sanığın, ana sınıfı öğretmeni olan mağdur ...’in de beyanlarından anlaşılacağı üzere sınıfta paradan başka kıymeti haiz olan televizyon ve VCD bulunmasına rağmen bu eşyaya yönelik bir eyleminin bulunmaması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 145. maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir. Ancak suçun işleniş şekli ve özellikleri ile sanığın kısa aralıklarla birden çok hırsızlık eylemi gerçekleştirdiği gözetildiğinde cezada indirim yapılması gerekirken ceza verilmesinden tamamen vazgeçilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, itirazın değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanık hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulduktan sonra değer azlığı nedeniyle TCK"nun 145. maddesi uyarınca suçun işleniş şekli ve özelliklere göre cezadan indirim yapılması gerektiği gözetilmeden tamamen ceza vermekten vazgeçilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün ve ... sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Asliye Ceza Mahkemesince ... gün ve ... sayılı kararının sanık hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulduktan sonra değer azlığı nedeniyle TCK"nun 145. maddesi uyarınca suçun işleniş şekli ve özelliklerine göre cezadan indirim yapılması gerektiği gözetilmeden tamamen ceza vermekten vazgeçilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara