Esas No: 2011/9243
Karar No: 2011/12082
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9243 Esas 2011/12082 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2011
NUMARASI : 2010/1177-2011/550
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 971 ada 46 parsel sayılı taşınmazda pay satın aldığını, davalının anılan taşınmazda diğer paydaşların kiracısı olup yeni malik olduğunu davalıya ihtar etmesine rağmen davalının kendisi ile kira sözleşmesi yapmadığını, kullanım bedeli ödemediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandığını, hisse değişikliğinden kira sözleşmesinin etkilenmeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının çekişme konusu taşınmazda pay edindiği, davanın pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadan açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 971 ada 46 parsel sayılı taşınmazda davacının ve dava dışı şirketlerin paydaş oldukları davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı, dava konusu taşınmazda davalının kiralayanı olan diğer paydaştan pay satın aldığını, mevcut kira sözleşmesi gereğince davalının belli bir sürede kendisi ile kira sözleşmesi yapması gerektiği halde kira sözleşmesi yapmaya yanaşmadığını, bedel de ödemediğini, dolayısıyla davalının taşınmazı kullanımının haksız olduğunu ileri sürmüş, başka bir ifadeyle Türk Medeni Yasasının 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına istinaden eldeki davayı açmıştır.
Davalı ise, dava konusu taşınmazı büyük hissedarı olan dava dışı paydaştan kiraladığını, davacının pay edindiği iddiasıyla eldeki davayı açamayacağını, davacı ile kira sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunmadığını savunmuştur.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Yasasının 683. maddesi uyarınca; “ bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma ve yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir”.Somut olaya bu açıdan bakıldığında, davacının mülkiyet hakkı sahibi olarak dava açmakta hukuksal yararının bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle, dava açma sıfatına sahip olduğu da kuşkusuzdur.
Öte yandan, davalının savunması doğrultusunda, kira sözleşmesinin geçerliliği bakımından pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanıp sağlanmaması hususu işin esası ile ilgili olup davanın açılmasına engel bir durum teşkil etmediği de açıktır.
Hal böyle olunca; mahkemece, işin esasının incelenmesi, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin eksiksiz toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.