Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 8526 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davalı belediyece imar uygulaması yapılarak oluşturulan imar parsellerinin dava dışı üçüncü kişiler adına tescil edildiğini, bir bölümünün De park alanı olarak ayrıldığını, kendisine ise başka yerden 9106 ada 1 parsel sayılı taşınmazın verildiğini, anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek eski halin iadesinin sağlanarak tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın tesciline dayanak imar uygulama işleminin idari yargı yerinde iptal edildiği, sicilin dayanağının kalmadığı, davacının park alanı yönünden dava açmış olup şahıslar adına tescil edilen parseller bakımından açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle davanın (kısmen) kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 8526 ada 5 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanın, davalı Dorukkent Belediye encümeninin 02.12.1999 tarih, 51 sayılı kararı ile 3194 sayılı yasanın 18. ve 2981 sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik 10/c maddeleri uyarınca şuyulandırmaya tabi tutulduğu, bu işlemle imar parsellerinin oluşup, bir kısım yerin de park alanı olarak ayrıldığı, anılan işleme karşı idari yargı yerinde açılan dava sonucunda imar parsellerinin dayanağını teşkil eden encümen kararının iptal edildiği ve iptal hükmünün kesinleştiği, bu suretle imar parsellerinin dayanağının ortadan kalktığı ve imar sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüğü anlaşılmaktadır.
Bu durumda, imar uygulaması öncesi kadastral mülkiyet durumuna dönülmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ne varki, anılan idare mahkemesi kararı ile iptal edilen imar parsellerinden olan 8526 ada 14, 15, 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılmış bir dava olmadığı gibi, park alanı da eldeki davaya konu edilmiş değildir.
Hemen belirtmek gerekir ki, kadastral parselin ihyası halinde o parselin gittiği tüm imar parselleri yönünden hüküm kurulması gerekli olup, sadece davacının adına kayıtlı olan imar parseli yönünden iptal kararı verilerek, kadastral parselin kısmen ihyasının sağlanmasının dolu pafta sistemi ve doğru sicil oluşturma ilkesi ile de bağdaştırılamayacağından, anılan kadastro parselinin gittiği tüm imar parsellerinin dava konusu edilmesi ve maliklerinin davaya dahil edilmesi zorunludur.
Hal böyle olunca; çekişmeye konu imar parseli dışındaki diğer imar parsellerinin malikleri aleyhine de aynı sebeple dava açması için davacıya önel verilmesi, açıldığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra taraf delilleri değerlendirilmek suretiyle işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.