Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10417 Esas 2011/11873 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10417
Karar No: 2011/11873
Karar Tarihi: 28.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10417 Esas 2011/11873 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içinde kalan bir taşınmazın tapu iptali isteğiyle açılmıştır. Davacı Hazine'nin talebi karşısında, mahkeme 5841 sayılı Yasa gereğince hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas, 2011/77 Esas sayılı kararı ile iptal ettiği ve 23.07.2011 tarihinde yürürlüğe giren aynı yasanın hükümleri uyarınca, mahkeme kararının doğru olduğu düşünülse de 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin kurulan hükmün, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse de, kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, eldeki davalara da uygulanan 6099 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı vurgulanmıştır. Kanun maddeleri 5841, 6099 ve HUMK'nun 428. maddesi olarak belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2011/10417 E.  ,  2011/11873 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 18/02/2011
    NUMARASI : 2010/251-2011/26

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, dava konusu 738 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali isteğinde bulunmuştur.
    Davalılardan H. ve Y. Ş., davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya karşı beyanda bulunmamışlardır.
    Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 12/3.madde ve fıkrasını değiştiren 5841 sayılı Yasa gereğince hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Mahkemece; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükmü gereğince hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş olması karar tarihi itibariyle doğru ise de, anılan Yasanın Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas, 2011/77 Esas sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı nedeniyle 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılması zorunlu hale gelmiştir.
    Diğer taraftan, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve eldeki davalara da uygulanması gereken 3402 sayılı Yasanın 36. maddesi ve bazı ilave düzenlemeler getiren 6099 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağının gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca; işin esasının incelenmesi bakımından karar bozulmalıdır.
    Davacı Hazine vekilinin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara