Esas No: 2011/10252
Karar No: 2011/11845
Karar Tarihi: 28.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10252 Esas 2011/11845 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2011
NUMARASI : 2010/306-2011/176
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 543 ada, 6 parsel sayılı taşınmazda kayıt maliki olduğunu, komşu 5 parsel maliki davalının, projesine aykırı olarak bina tadilatı ile birlikte bahçe düzenlemesi, duvar, yol açma ve genişletme çalışmaları yaptığını, binanın caddeye bakan girişini kapatarak “Gazhane sokağa” bakan cepheye giriş açtığını, taşınmazın sınırında yer alan at kestanesi ağacının binasının temeline ve çatısına zarar verdiğini, leylandi (selvi) ağaçlarının da boğaza bakan manzarasını kapattığı gibi güneş ışığından yararlanmasını da engellediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, at kestanesi ağacı ve balkonu kapatan çam ağaçlarının kal"ine ve eski hale iadesine, zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece; davaya konu 543 ada, 6 parsel sayılı taşınmaza davalının yaptığı müdahalenin önlenmesine, davalıya ait 5 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan at kestanesi ağacı ve leylandi ağaçlarının kaldırılmasına, kaldırılmaması halinde masrafları davalıdan alınmak üzere davacı tarafından kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; komşuluk hukukundan kaynaklı elatmanın önlenmesi, yıkım eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacının kayden malik olduğu 543 ada, 6 parsel sayılı taşınmazı ile davalıya ait komşu 5 parsel sayılı taşınmazlarda yer alan yapıların 2.Gurup Korunması gerekli Kültür ve Tabiat Varlığı oldukları davalının kendisine ait 5 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalacak şekilde"atkestanesi ağacı" diktiği ve saksılarda leylandi (selvi) ağaçları yetiştirdiği, atkestanesi ağacının davacının konutuna 1.00 metre mesafede bulunduğu davalı tarafından davacı parsel sınırından G.. Sokağına çıkış için yol açılıp, parseller arasına duvar yapıldığı, davalı tarafından açılan yol ile dava konusu ağaçların bulunduğu alan arasında yaklaşık 4.00 metre kot farkının bulunduğu, davacı parsel sınırında yol açılıp duvar yapılması nedeniyle geniş yayılma alanı bulmayan atkestanesi ağaç köklerinin zorunlu olarak davacının bahçesine ve yapı temeline yönelmesi ile yapının temellerine ve taşıyıcı sistemine zarar verdiği inşa edilen duvarda ağaç köklerinin baskısından kaynaklı derin çatlakların oluştuğu, öte yandan davalının balkonunun önüne saksılar içinde sık aralıklarla ve davacı konutuna çok yakın mesafede dikilen leylandi ağaçları davalının kuzeybatı yönü boğaz manzarasını tamamen kapattığı güneşten yararlanma imkanının ortadan kaldırıldığı anlaşılmaktadır.Davacı dava dilekçesinde; sınıra dikilen atkestanesi ağacı köklerinin binasının temellerini sarstığı, duvarlarına zarar verdiği, can ve mal güvenliğini tehlikeye soktuğunu, saksılarda yetiştirilen leylandi ağaçlarının ise boğaz manzarasını kapattığını , güneş görmesini engellediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olay yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davalının taşınmaz içinde yer alan ve saksılar içinde büyütülen leylandi ağaçlarının bilirkişi raporu doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Ancak taraf parsellerinin sınırında yer alan ve bilirkişi raporunda gösterilen atkestanesi ağacı bakımından yapılan temyiz itirazlarına gelince;
Davalının temyiz dilekçesine eklediği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Boğaziçi İmar Müdürlüğünün 15 Mart 2011 tarih, 43749 cevabi yazısı ile İstanbul 6.Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"nun 26.01.2011tarih, 3280 sayılı yazısında "... Dava konusu at kestanesi ağacının yerinde korunmasının ve bunun için gerekli önlemlerin alınması gerektiği" hususunun belirtildiği ancak bilirkişi kurulunun verdiği 01.03.2011 tarihli raporda "anılan ağacın davacıya ait tarihi değer niteliği taşıyan yapının temel ve yapı sistemine zarar verdiği, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürdüğü" belirtilmektedir.Bu durumda anılan korunması gerekli yapıya zarar verdiği hususuda açıktır.
Hal böyle olunca; ağacın zarar görmeksizin davacıya verdiği zararların ilgili kurumlara yazışarak "verilen zararın ne şekilde giderilebileceği hususuna açıklık getirecek şekilde bir rapor alınması ve bu doğrultuda bir karar verilmesi; gerekirken eksik araştırmaya dayalı yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı HUMK."nun geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.