Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden maliki oldukları 143 parsel sayılı taşınmaza, komşu 141 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olan davalılar M. ve M."e ait binanın merdivenin taşkın olduğunu, bu şekilde müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalı M., davalı M.ile birlikte paydaşı oldukları 141 sayılı parseli fiilen paylaştıklarını, davaya konu edilen binanın davalı M."ya ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.ise, davalı M.ile birlikte paydaşı oldukları 141 sayılı parseli fiilen paylaştıklarını, davaya konu edilen binanın kendisine ait olduğunu, davalı M."ün bir ilgisinin bulunmadığını, merdiveni iyiniyetle inşa ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuş; karşı dava yoluyla temilken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar karşı davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı asıl gelmedi yokluğunda, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil; karşı dava temliken tescil isteklerine ilişkin olup, Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile davalı karşı davacı M."ya ait bina, çatı ve merdivenin davacıların kayden paydaşı bulunduğu 143 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğu sabittir.
Bilindiği üzere, taşkın yapılara ilişkin Türk Medeni Kanunun 725. madde hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşan kısım için yapı sahibi lehine irtifak hakkı kurulması veya taşan kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı malikine verilebilmesi için öncelikli koşul yapılanmada iyiniyettir. Öngörülen iyi niyetin, Türk Medeni Kanunun 3.maddesinde hükme bağlanan subjektif iyi niyet olduğunda kuşku yoktur. Bu kural, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın bilecek durumda olmamasını; ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebin bulunmasını ifade eder.Böyle bir davada iyiniyetli olduğunu iddia eden kişinin l4.2.l95l tarih l7/l sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında belirtildiği gibi bu iddiasını ispat etmesi gerekir.
Öyleyse, çaplı taşınmaza elatmada yapı sahibini iyiniyetli kabul edebilmek için, yapı sahibinin dilekçe ile resmi mercilere müracaat ederek görevlendirilecek fen memuru veya harita mühendisi vasıtasıyla çap kaydının kapsamının tayin ettirilmesi ve buna bağlı olarak inşaatın gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
Oysa, somut olayda bu husus kanıtlanmış değildir. Bu durumda; karşı davada, TMK"nun 725.maddesinde öngörülen ilk koşul olan iyiniyetli yapılanma kuralının gerçekleşmediği açıktır.Buna göre de, yasal diğer koşulların araştırılmasına gerek yoktur.
Diğer taraftan, dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, asıl davanın konusunun, binanın merdivenine ilişkin bulunduğu ve davalı karşı davacı M."ya ait binanın merdivenin davacıların kayden paydaşı bulunduğu 143 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, temliken tescil isteğine ilişkin karşı davanın reddine; asıl dava yönünden istek gözetilerek, asıl davanın konusunu oluşturan merdiven yönünden, belirlenecek ecrimisil ile elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacılar karşı davalıların, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, ükmün açıklanan nedenlerden ötürü ( yeni 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 25.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.