Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8543 Esas 2011/11799 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8543
Karar No: 2011/11799
Karar Tarihi: 25.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8543 Esas 2011/11799 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/8543 E.  ,  2011/11799 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/03/2011
    NUMARASI : 2009/115-2011/55

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Belediye, maliki olduğu çekişmeli taşınmazın, belediye meclis kararı uyarınca ihaleyle dava dışı A.K."e yapılan satışın yolsuz tescil niteliğinde olduğunu; A.K."den satın alma yoluyla edinen davalı T."ın edinmesinde iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, taşınmazı edinmesinde iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.11.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat .... ile temyiz edilen vekili Avukat .... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, çekişmeli taşınmazın belediye meclis kararına dayanmayan belediye encümen kararı uyarınca ihaleyle dava dışı A.K."e yapılan satışın yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve kayıt maliki davalı T."ın da taşınmazı A.K."den edinmesinde iyiniyetli olmadığı benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Gerçektende, belediyeye ait gayrimenkul satışının 5393 sayılı Yasanın 18.maddesi hükmü uyarınca belediye meclis kararına dayanması zorunludur. Belediye meclisinin bu yetkisini belediye encümenine devretmesi olanaklı olup, 5393 sayılı Yasanın 34. maddesi hükmü uyarınca encümene verilen yetki uyarınca satışın yapılması mümkündür.
    Oysa, somut olayda, öncesinde davacı Belediyeye ait olan çekişmeli taşınmazın, belediye meclis kararı olmaksızın belediye encümen kararı gereğince ihale ile yapılan satışı hukuken geçersiz olup, bu şekilde oluşan sicil kaydı TMK"nun1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil niteliğindedir.
    Ancak, ilk el A.K."den satın alan davalı T."ın edinmesinde iyiniyetli olduğunun saptanması, bir başka ifadeyle, ilk el A.K.adına oluşan sicil kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunu bilen veya bilmesi gerekli olan kişi konumunda olmadığının anlaşılması halinde edinmesinin, TMK"nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı tartışmasızdır.
    Ne varki, Mahkemece, ikinci el durumundaki davalı T."ın edinmesinde iyiniyetli olup olmadığı yönünden yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.
    Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapusicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Hal böyle olunca, ikinci el durumundaki davalı T. yönünden yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü ( yeni 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 25.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara