Esas No: 2011/8234
Karar No: 2011/11695
Karar Tarihi: 22.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8234 Esas 2011/11695 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2011
NUMARASI : 2008/326-2011/35
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları M. A."ın çocuksuz ve dul olarak öldüğünü, mirasbırakanın kendilerinden mal kaçırma kastı ile hareket ederek ölünceye kadar yaşadığı 105 ada 5 parseldeki 3 nolu bağımsız bölüm meskeni davalıya bedelsiz ve muvazaalı olarak devrettiğini, temliki işlemin murisin ölümüne kadar gizlendiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı,satışın gerçek olduğunu, satıcının hesabına taşınmazın bedelini banka havalesi ile gönderdiğini, miras bırakan M.nin uzun süren hastalığı nedeniyle tedavi masraflarını karşılayabilmek için taşınmazını satmak istediğini, konut ihtiyacı olmadığı halde mirasbırakanın ihtiyacı nedeniyle satın aldığını ve mirasbırakanın ölene kadar kira ödemeksizin o evde oturmaya devam ettiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraf muvazaasının yazılı delille ispatlanabileceği, davacıların davalarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat .... ile temyiz edilen vekili Avukat .... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, iddianın yazılı belge ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada dayanılan sebep taraf muvazaası olmayıp muris muvazasıdır.Yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda muris delillerin toplanması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla ) HUMK"Nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 22.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.