Esas No: 2011/13283
Karar No: 2011/11629
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13283 Esas 2011/11629 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KEMALPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2011
NUMARASI : 2010/100-2011/14
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, çekişme konusu 61 ada 5 ve 6 nolu parsellerin miras bırakanı Y. U. adına kayıtlı olup, davalının her iki taşınmaza da ahır yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
Davalı, müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar uygulaması neticesinde yapılar ile ilgili bir beyan ve şerhin oluşturulmadığı, ecrimisil yönünden ise tüm paydaşların davada yer almadıkları ve tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğu gerekçesiyle el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne; ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, imar parseline el atmanın önlemesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 61 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucunda davacının miras bırakanı Y.U.adına tescil edildiği ve dava dışı başka mirasçının da bulunduğu, imar öncesinde davaya konu dam ve deponun davalı A. adına kayıtlı bulunan 5752 nolu kadastral parsel sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda olayda 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin uygulanması gerekeceği açıktır. Keza, imar uygulaması neticesinde tapu kaydına yapılar ile ilgili olarak şerh verilmesinin de gerekmediği kuşkusuzdur. Belirlenen bu olgulara göre mahkemece ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Hal böyle olunca, 61 ada 5 ve 6 nolu imar parsellerinde kayıt maliki olan Yusuf Uğurlu"nun tüm mirasçılarının davaya dahil edilmeleri, yıkımı istenen muhtesatın kaim bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesi önel ve kesin önele rağmen yatırılmazsa davanın reddedilmesi zorunludur. Anılan bedel yatırıldığı takdirde el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne , çekişme konusu yapıların imar uygulaması ile 5 ve 6 nolu imar parsellerinde kalması davalı dışında oluşan yasal bir uygulamaya dayandığından yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması ve davacı taraf yararına Avukatlık Ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu üzere noksan taraf teşkili ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.