Esas No: 2011/8002
Karar No: 2011/11593
Karar Tarihi: 18.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8002 Esas 2011/11593 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ORTACA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2010
NUMARASI : 2010/95-2010/467
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, kayden malik olduğu dava konusu 697 ada, 5 parsel sayılı taşınmaza davalı C.Ö.’ın haklı ve geçerli bir neden olmaksızın izinsiz ve kaçak yapılaştığını, diğer davalı T. B.’nın ise duvarla çevirmek suretiyle tasarrufta bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalı C. Ö., çekişmeli yapının eşi M. Ö. tarafından yapıldığını ve çocukları tarafından kullanıldığını, zilyetliğinin bulunmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı T. B. ve yargılama aşamasında ölümü ile davaya dahil edilen mirasçıları davaya cevap vermemişlerdir.
Davanın kabulüne ilişkin verilen mahkeme kararı Dairece, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine ve davalı C. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi, temyiz edilen vekili Avukat ...geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, imar parseline el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan, ana taşınmaz olan 590 sayılı kadastral parselin “Çam Ormanı” vasfıyla Hazine adına kayıtlı iken ve kayıt üzerinde “400 m²"lik kısmı M. Ö."a tahsis edilmiştir. 19.08.1987” şerhi mevcut iken; taşınmazın 1990 yılında ifraz edildiği ve ifraz parsellerinden “çam ormanı” vasfıyla Hazine adına kayıtlanan 551 ada 1 sayılı parselin 1993 yılında kısmi imar uygulamasına tabi tutulduğu, böylece oluşan 697 ada 5 sayılı imar parselinin 3161 m² arsa vasfıyla Hazine adına tescil edildiği görülmektedir.
Davacı Hazine; 697 ada 5 sayılı imar parseline davalı C.tarafından iki adet ev yapılmak suretiyle, davalı Tahir tarafından da bahçe duvarı yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalı C.; dava konusu evlerin ölen eşi M. Ö.tarafından yaklaşık 30-40 yıl önce yapıldığını, ölümünden sonra da çocukları A., H., A.Ö.‘a devredildiğini, Hazinenin bu durumu bildiğini ve bu yerle ilgili ecrimisil ihbarnamelerinin de A., H. ve A."ya çıkarıldığını, kendisine husumet düşmeyeceğini savunmuş; diğer davalı T.ise davaya cevap vermemiştir.
Gerçekten de, yıkımı istenen yapıların M. Ö."a ait olduğunun saptanması halinde, yapılar üzerinde M. Ö."ın tüm mirasçılarının mirastan kaynaklanan hakları bulunduğu gözetildiğinde, C. ile birlikte diğer mirasçıların da davada yer almaları zorunludur.
Diğer taraftan, ana taşınmaz kaydında davalı C."nin kocası M. Ö. lehine tahsis şerhi bulunduğuna ve anılan şerhin lehdarına ya da mirasçılarına kişisel hak sağlayacağı kuşkusuz olduğuna göre, 3194 sayılı imar yasasının 18. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılabilmesi için şerhin dayanaklarının araştırılması, geçerliliğini sürdürüp sürdürmediğinin incelenmesi ve çekişmeli 697 ada 5 sayılı imar parseli kapsamında kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması kaçınılmazdır.
Hal böyle olunca, öncelikle yıkımı istenen yapıların M. Ö."a ait olup olmadığının araştırılması, adı geçene ait ise, mirastan kaynaklanan hakları bulunduğu gözetilerek C. dışındaki tüm mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması, böylece, yargılamanın her aşamasında resen dikkat edilmesi gereken taraf teşkili bakımından davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi; ondan sonra, ana taşınmaz kaydındaki tahsis şerhi yönünden yukarıda değinilen araştırmanın yapılması tahsis kararı hukuki varlığını koruyan ve çekişmeli parsel kapsamında bir yere ilişkin bulunuyorsa 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 22/b maddesi hükmünün değerlendirilmesi ve 3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.