Taraflar arasında görülen davada;
 Davacılar, miras bırakanları babaları İ.’in 813 ve 861 parsel sayılı taşınmazlardaki ½ payını, davalı oğluna ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiğini, akit tarihinde miras bırakanın hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, bununla birlikte mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, ölünceye kadar bakım aktinin iptalini, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, miras bırakanın hukuki işlem ehliyetinin bulunduğunu, mal kaçırma amacı ve muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, tenkis koşullarının da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, akit tarihinde miras bırakanın hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile saptandığı ve temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ölünceye kadar bakım aktinin iptaline karar verilmiştir.    
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
 Dava, dava dilekçesinde ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olarak, Tapu Sicil Müdürlüğünde yapılan 17.04.1998 tarih ve 2304 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakım aktinin iptali şeklinde talep ile sicile yönelik açılmış, öte yandan davacılar vekili 20.09.2010 tarihli yazılı açıklamasında, sonuç itibariyle taşınmazın kaydının iptali ile, tüm mirasçılar adına tescilini istediğini bildirmiş, tüm mirasçılar da davada yer almıştır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 09.04.2010 tarihli rapor ile; miras bırakan İ.’in akit tarihinde hukuki işlem ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, fiil ehliyetine haiz olmayan kişinin yaptığı işleme hukuksal değer yüklemek ve bunun sonucunda muvazaalı olduğu iddiasının değerlendirilmesine olanak yoktur. O halde, davanın ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak kabulünde usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Ne var ki, mahkemece yalnızca aktin iptali şeklinde karar verilmekle yetinilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, özel mülkiyete tabi tüm taşınmazların hukuki ve geometrik durumunu tespitini amaçlayan kamu düzeniyle ilgili tapu sicilinin tutulmasında benimsenen temel ilkelerden biri dolu pafta sistemidir.  Devletin, doğru sicil oluşturma görevi bulunduğu da izahtan varestedir. Öte yandan HUMK’nun 388. maddesi (6100 Sayılı HMK’nun 297.md) uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir.                                    
Hal böyle olunca, tapunun iptali ile tüm mirasçılar adına payları oranında tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 18.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.