Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9766 Esas 2011/11526 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/9766
Karar No: 2011/11526
Karar Tarihi: 17.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9766 Esas 2011/11526 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/9766 E.  ,  2011/11526 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ORHANELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/04/2011
    NUMARASI : 2010/66-2011/57

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan H.’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 402 ve 403 parsel sayılı taşınmazlardaki ½ şer payını oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikinin muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 402 ve 403 parsel sayılı taşınmazların ½’şer paylarını 18.10.2001 tarihli akitle oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince;Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmaz paylarının satış bedeli ile gerçek bedeli arasında aşırı fark olduğu, murisin bekçilik yapmakta olup, yaşlılık aylığı aldığı, başka taşınmazlarının bulunduğu, satış ihtiyacı olmadığı, kız çocuğuna erkek çocuğun tercih edildiği görülmektedir.
    Yukarıda belirlenen olgular ve açıklanan ilkeler gözetildiğinde, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara