Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 13 parça taşınmazının davalı M."e verilen vekaletnameye dayanılarak tevkilen diğer davalı E.tarafından davalı M.A."ye satış suretiyle temlik edildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, satışlardan haberi olmadığını ve bedel ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davalı M."in bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazlarını çocuklarının adına tescil ettirdiğini, davacının bilgisi dahilinde temliklerin gerçekleştirildiğini, davacının da taraf olduğu 19.3.2007 tarihli protokol ile tüm ihtilafların çözüme kavuşturulduğunu, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların temlikine ilişkin işlemlerin 19.3.2007 tarihli ibraname ile davacı tarafından kabul edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat .....geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 13 adet taşınmaz kayden davacıya ait iken davalı vekil M. G."in tevkil ettiği diğer davalı E. G. tarafından 22.9.2006 tarihinde davalı M.A. G."e satış suretiyle temlik edildiği, vekil M. G.davacının babası, tevkil edilen E. davacının kardeşi, temellük eden M. A.nin ise davacının yeğeni olduğu, yargılama sırasında 19.6.2009 tarihinde anılan taşınmazların bu kez davalı E."a satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan temliklerden haberinin olmadığını, kendisine bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davacının imzasını içeren 19.3.2007 tarihli ibraname başlıklı belgeye dayanarak davacının rızası ile temliklerin yapıldığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ne varki; davacı vekili yargılama sırasında 19.3.2007 tarihli bege altındaki imzanın davacıya ait olmadığını savunmuş, bu yönde Ankara Kriminal Polis Laboratuvarından alınan rapora göre imzanın davacının eli ürünü olduğu saptanmış, ancak davacı vekili son oturumda rapora itiraz ederek Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını istediği halde mahkemece bu istek yerine getirilmeksizin neticeye gidilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 14.4.1982 tarihli ve 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının 8/e ve 21.maddelerinde açıkça vurgulandığı üzere"imza incelemesi" işinin aynı kurumun Fizik İhtisas Dairesine ait olduğu tartışmasızdır.
O halde, yukarıda değinilen yasa dikkate alınarak 19.3.2007 tarihli belge altındaki imza yönünden Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas dairesinden rapor alınması, imzanın davacıya ait olduğunun belirlenmesi halinde 19.3.2007 tarihli protokolün değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.