Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9693 Esas 2011/11462 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/9693
Karar No: 2011/11462
Karar Tarihi: 14.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9693 Esas 2011/11462 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı komşunun samanlığı ve ahırının davacının mülkiyetinde olan taşınmazın üzerine taşkın olarak yapıldığı, ahırın ortak duvar kullanımı için evin duvarına komşu bir şekilde inşa edildiği ve bu durumun evde nemli hava ve çatısından akan sular nedeniyle zarar yarattığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım kararı talebiyle açılan davada mahkeme, samanlığa yönelik elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine, ahırdan kaynaklanan zararın giderilmesi için belirlenen önlemlerin karara eklenmesine karar vermiştir. Bu kararı temyiz eden davacının talepleri doğrultusunda, bilirkişi raporunda belirlenen önlemlerin ayrıntılı olarak hükümde yer alması gerektiği ve mahkemenin sadece rapora atıfta bulunmasının yeterli olmadığı belirtilmiştir. Kararda, Paylı Mülkiyet Kanunu’nun taşınmazdan yararlanamayan paydaşların elatmanı önleme hakkı ve Medeni Kanun’un komşuluk hukuku ile ilgili maddeleri de vurgulanmıştır. (Paylı Mülkiyet Kanunu Madde 698, 719; Medeni Kanun Madde 161, 735, 737)
1. Hukuk Dairesi         2011/9693 E.  ,  2011/11462 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/03/2011
    NUMARASI : 2009/174-2011/86

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, paydaşı olduğu 425 parsel sayılı taşınmazına, komşu 427 parsel maliki olan davalının samanlığının 11.31 m2, ahırının ise 5.80 m2’lik kısmının taşkın yapılaştığını öte yandan ahırın araya duvar örülmeksizin evinin duvarı ortak kullanılmak üzere inşa edildiğini, ahırdaki nemli hava ve çatısından akan sular nedeniyle evin zarar gördüğünü ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davanın kabulüne ilişkin karar Dairece; “…paylı mülkiyette, taşınmazdan yararlanamayan paydaşın engel olan teki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini isteyebilmesi her zaman mümkündür. Ancak o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasını dinleme olanağı yoktur. Davacının 425 parselde kullandığı yer olduğuna göre samanlığa yönelik elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği dinlenmez. Komşuluk Hukukuna aykırılık bakımından da TMK’nun 737. maddesinde öngörülen ilkeler gözetildiğinde zararın öncelikle alınacak önlemlerle giderilebilmesi mümkün ise bu önlemlerden en uygununu bulma yoluyla uyuşmazlığın çözümlenmesinde, uyuşmazlığın önlemlerle giderilemediği taktirde yıkım isteğinin değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Davalının ahırından dolayı davacının evinde oluşan zararın ne gibi önlemlerle giderilebileceği bilirkişi raporunda açıklandığına göre bu önlemlere hükmedilmek üzere zararın giderilmesine hükmedilmesi “ gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda samanlığa yönelik elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine, ahırdan dolayı 23.07.2010 tarihli İnşaat Mühendisin bilirkişisinin raporunda belirtilen önlenmelerin alınmasına karar verilmiştir.
    Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, yıkım isteklerine ilişkindir.
    .Mahkemece; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca; dava konusu samanlık bakımından elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine, ahır bakımından bilirkişi Şenol Erkan’ın 23.07.2010 tarihli raporunda belirtilen önlemlerin davalı tarafından yerine getirilmesine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine
    Davacının temyiz itirazlarına gelince;
    Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davacının elatmanın önlenmesi yıkım isteği yanısıra komşuluk hukukuna da dayanılarak taşınmazların korunması için gerekli önlemlerin alınmasını da istediği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 297/2 maddesindeki düzenlemede “….taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme karşısında bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim gerek zararı saptama, gerekse zararı giderecek önlemleri tespit etme yönünden her somut olayın özelliğini gözeterek, çıkar çatışmalarını olaya en uygun düşecek şekilde bağdaştırarak ve özverileri denkleştirerek hüküm kurmak zorundadır. Bu durumda değinilen esaslar gözetilerek saptanacak zararın giderilmesi için alınacak önlemlerin bu esaslara uygun düşecek biçimde belirlenmesi ve hüküm yerinde ayrıntılı olarak gösterilmesi gerekmektedir.
    Mahkemece yapılan uygulama sonucu hükme esas almaya elverişli ve denetime uygun bilirkişi raporunda ne tür önlemlerin alınması gerektiği belirlenmiş ve alınması gerekli önlemler ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
    Hal böyle olunca; bilirkişi raporunda belirlenen önlenmelere hükümde yer verilmesi gerekirken bilirkişi raporuna atıfta bulunarak karar verilmesi ile yetinilmesi doğru değildir.
    Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara