Esas No: 2011/9490
Karar No: 2011/11388
Karar Tarihi: 03.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9490 Esas 2011/11388 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SOMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2011
NUMARASI : 2010/54-2011/108
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, imar uygulaması sonucu oluşan kayden malik oldukları 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde hiçbir hakları bulunmayan davalıların evlerinin yer aldığını ileri sürerek, elatmalarının önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı A., çekişme konusu parselin imar uygulaması öncesi Soma Belediyesine ait 56 nolu parsel olduğunu ve Tapu Tahsis Belgesinin bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalı savunma getirmemiştir.
Mahkemece, dayanılan tapu tahsis belgesinin fiili kullanımı belirleyen ve kişisel hak tanıyan zilyetlik belgesi niteliğinde olduğu, mülkiyet hakkı karşısında korunamayacağı, buna göre davalıların haklı ve geçerli nedenleri olmadan çekişme konusu taşınmaza elattıkları gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Ş... ile diğer davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1036 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 29.08.2005 tarihinde imara istinaden davacılar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davacıların sözkonusu parsel üzerinde davalıların evlerinin bulunduğunu, taşınmazda yasal haklarının olmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli eldeki davayı açtıkları, davalılardan Ş."ın savunma getirmediği, davalı A."in ise taşınmazın imar öncesi 319 ada 56 parsel numarası ile dava dışı Belediye adına kayıtlı olup, 1980 yılında yaptığı çekişme konusu eviyle tapu tahsis belgesinin olduğunu ve işgalinin haksız olmadığını savunma yolu ile getirdiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Medeni Kanunun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 Sayılı Yasanın l605 Sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 Sayılı İmar Yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince; yapılan yazışma neticesinde, Soma Belediyesi Tüzel Kişiliğine ait 319 ada 56 parsel sayılı taşınmazda işgal edilen 179 m2 yığma nitelikteki binanın davalı A. Terzi"ye 08.12.1987 tarihinde tahsis edildiğine ilişkin 04.01.1988 tarihli tapu tahsis belgesinin ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünce temin edilerek dosya arasına alındığı, ancak mahkemece anılan tahsis belgesinin çekişmeli yere ilişkin olup olmadığı saptanmadan ve değinilen ilkeler gözetilmeden hüküm kurulması yoluna gidildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; diğer davalı Ş.A."ın da temyiz aşamasında çekişme konusu yerle ilgili olarak tapu tahsis belgesi bulunduğu savunması da dikkate alınarak, davalıların bu yöndeki savunmaları üzerinde durulmak suretiyle gösterdikleri ve gösterecekleri delillerinin toplanması, davacılara özgülenen çekişme konusu imar parselinin hangi kadastral parselden geldiğinin, davalıların dayandığı tapu tahsis belgelerinin geçerli olup olmadığının, dava konusu imar parseli içerisinde kalıp kalmadığının ve tapu tahsis belgesinin çekişme konusu evlere ait olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, yukarıda değinilen ilkelerin gözetilmesi, toplanan ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.