Taraflar arasındaki davadan dolayı Akşehir Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 30.10.2009 gün ve 2007/760 esas, 2009/54 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 31.03.2011 gün ve 2788-3739 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava ve birleşen dava tapu iptal, kayıt terkini isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine karar verilmesi ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.
Ancak anılan yasa hükümleri, bozma kararından sonra Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde karar resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer, buna göre karar tarihinde her nekadar davanın hak düşürücü süreden reddi doğru ise de, çekişme konusu 448 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde olduğu saptandığına göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nazara alındığında davanın kabulüne karar verilmesi gereceğinde kuşku yoktur.
Ne varki; yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek değerlendirme yapılarak karar verilmesi bakımından karar bozulmalıdır.Anılan bu husus, karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından, davacı Hazinenin, karar düzeltme isteğinin H.U.M.K."nun 440. maddesi hükmü uyarınca belirtilen nedenle kabulü ile Dairenin 31.03.2011 tarih, 2011/2788 Esas, 2011/3739 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 20.01.2009 tarih, 2007/760 Esas-2009/54 karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.