Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8663 Esas 2011/11305 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8663
Karar No: 2011/11305
Karar Tarihi: 03.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8663 Esas 2011/11305 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, 29 parsel sayılı taşınmazın kuzeyindeki 5000 m²'lik alanın 70-80 yıldır eklemeli ve malik sıfatıyla zilyetliklerinde olduğunu ileri sürerek tescil istemişlerdir. Davalı Hazine ise tespit edilen kadastro mahkemesi ilamı gereğince tescil yapıldığını belirterek tapu iptali ve tescil harici bırakılmasını istemiştir. Mahkeme birleştirilen davalarda asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak Kadastro Mahkemesi'nin çekişmeli taşınmazlara ilişkin kararının Hazine bakımından kesinleşmediği ve bu nedenle dava hükme bağlanmadan önce sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: 3621 sayılı Yasaya dayalı tapu iptali ve sicil kaydının terkini isteği. 6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1080 Sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca bozulma kararı.
1. Hukuk Dairesi         2011/8663 E.  ,  2011/11305 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÜNYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 18/03/2008
    NUMARASI : 2005/1-2008/64

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar (birleşen dosya davalıları), 29 parsel sayılı taşınmazın kuzeyindeki 5000 m²"lik alanın 70-80 yıldır eklemeli ve malik sıfatıyla zilyetliklerinde olup, esasen bu kısmın 29 sayılı parselin bir parçası iken karayolu geçmesiyle ikiye ayrıldığını ve bu kısmın kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığını ileri sürerek, tescil isteğinde bulunmuşlar, birleşen davanın da reddini istemişlerdir.
    Davalı (birleşen dosya davacısı) Hazine, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki deniz kumluğunu kapsayacak şekilde 24, 29 ve 36 sayılı parsellerin tespitlerinin iptali ve kişilerin anlaşmasıyla ortaya koydukları krokiye istinaden kesinleşmiş kadastro mahkemesi ilamı gereğince tescil yapıldığını, ancak kumluğun kişilerce kazanımının mümkün olmadığını belirtip, tapu iptali ve tescil harici bırakılmasını istemiş, asıl davanın da reddine savunmuştur.
    Davalılar S., Y. ve M., davayı kabul ettiklerini bildirmişler, davalılar Ö., N., S. ve H. davanın reddi gerektiğini beyan etmişler, diğer davalılar ise davaya yanıt vermemişlerdir.
    Birleşen dava dosyasında davanın kabulüne dair önceden verilen kararın Dairece;"noksa soruşturmayla hüküm kurulmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak ve bilahare Hazine davasının birleştirilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı (birleşen dosya davacısı) Hazine vekili ile bazı davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl dava, zilyetliğe dayalı tescil, birleşen dava ise, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının terkini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Asıl dosya davacıları, 29 sayılı parselin kuzeyindeki 5000m2lik alanın 70-80 yıldır eklemeli malik sıfatıyla zilyetlikleri altında bulunduğunu ileri sürmüşler; birleşen dosya davacısı hazine tarafından da, 24, 29 ve 36 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerine karşı açılan dava sonucunda kişilerin anlaşmaları doğrultusunda ancak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki deniz kumluğunu da kapsar biçimde düzenlenen krokiye göre verilen karar gereğince tescil edildikleri, oysa kumluk alanların özel mülkiyete konu olamayacağı ileri sürülmüştür.
    Dosya içeriği ve toplanan delillere, özellikle noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen Ünye Kadastro Mahkemesi’nin 12.07.1990 tarih ve 1967/342 esas, 1990/85 karar sayılı dosyasına göre, her ne kadar hazine karar başlığında gösterilmemiş ise de, anılan dosyada önceden verilen 30.06.1960 tarih ve 1952/338 esas, 1960/1034 sayılı ve 06.02.1964 tarih 1962/2118 esas, 1964/3 sayılı kararların Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından bozuldukları ve en son 1967/342 esas olarak kaydedildiği, anılan önceki kararlarda hazinenin taraf olarak belirtildiği; gerek tapulama tutanakları, gerek duruşma zabıtları, gerekse dosya kapsamından anılan davada hazinenin taraf olduğu, ancak son verilen kararın hazineye tebliğ edilmeden kesinleştirildiği, bu ilama istinaden de 24, 29 ve 36 sayılı parsellerin hükmen ifraz edilerek oluşan ifraz parsellerinin ilamda belirtilen kişiler adına tescillerinin yapıldığı, bilahare de kısmen el değişikleri ve bazı parsellerin yeniden ifraz gördükleri anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, Kadastro Mahkemesi’nin çekişmeli taşınmazlara ilişkin kararının hazine bakımından kesinleşmediği açıktır.
    Hal böyle olunca, Kadastro Mahkemesi’nin 12.07.1990 tarih ve 1967/342 esas, 1990/85 sayılı kararının hazineye tebliği ile kararın temyiz edilmesi halinde sonucunun beklenilmesi ve anılan dosya hazine yönünden kesinleştikten sonra, bu dosyanın ve ilamının eldeki dava bakımından değerlendirilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    O halde, Hazine ile bazı davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1080 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara