Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10871 Esas 2011/11304 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10871
Karar No: 2011/11304
Karar Tarihi: 03.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10871 Esas 2011/11304 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/10871 E.  ,  2011/11304 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/09/2010
    NUMARASI : 2008/112-2010/705

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar,(birleşen dosya davalıları) kayden malik oldukları 787 ada 1 parsel sayılı taşınmaza imar uygulamasından sonra davalı tarafından ev yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek,elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuşlar; birleşen davanın da reddini savunmuşlardır.
    Davalı( birleşen dosya davacısı); çekişme konusu taşınmazı kadastro görmeden önce tapulu ve haricen taksim edildiği şekilde bir kısım paydaşlarından 6.6.1973 tarihli noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi senediyle satın aldığını ve hemen sonra da üzerine mevcut evini yaptığını,imar uygulaması sonucu evinin bulunduğu arsanın davacılar adına kaydedildiğini,lehine Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğini belirtip, davanın reddini savunmuş, birleşen davasında Türk Medeni Kanununun 724. Maddesi uyarınca arsa bedeli karşılığında tapu iptali ve tescil istemiştir.
    Mahkemece,Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde düzenlenen tüm koşulların birleşen dosyanın davacısı yönünden gerçekleştiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine,birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım; birleşen dava ise, temliken tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 787 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 1263 ada 3 sayılı kadastral parselin imar uygulamasına tabi tutulması sonucu oluştuğu ve 5.6.1989 tarihinde davacıların miras bırakanı H. K. adına tescil edildiği, 03.11.2000 tarihinde de paylı mülkiyet üzere davacılara intikal ettiği; anılan kaydın ilk tesisi olan 1263 ada 3 sayılı parselin, 02.09.1968 tarih ve 3 ile 8.6.1972 tarih ve 17 sıra nolu tapu kayıtları uygulanarak F.U. mirasçıları (O., G., Ü., M., H., F., A. ve H.), H.K. vs. adlarına 04.03.1974 tarihinde yapılan kadastro tespitine itiraz üzerine Komisyon kararı ile 13.02.1978 tarihinde anılan kişiler adlarına sicil kaydının oluşturulduğu; kadastro tespitinden önce F. U. mirasçılarından A. ve H.’ye velayeten anneleri A. K. tarafından (kadastro tespitinde uygulanan) 02.09.1968 tarih ve 3 sıra nolu tapu kaydıyla F. U.adına kayıtlı 7/21 paydan mirasçıları olan A. ve H.’ye isabet eden miras hissesinden 250m2lik kısmının davalı (birleşen dosyanın davacısı) M. C.’a satışının vaat edildiği Kahramanmaraş 1. Noterliği’nin 06.06.1973 tarih 5357 sayılı satış vaadi senedinin adı geçenler arasında düzenlenmiş olduğu ve davalının çekişmeli taşınmazda keşif tarihi itibariyle zemin ve 1. kattan ibaret yaklaşık 35 yaşında yapısının bulunduğu anlaşılmaktadır Mahkemece, birleşen dosyanın davacısı bakımından TMK.nun 724. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleştiği kabul edilerek asıl davanın reddine, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, TMK.nun 724. maddesi gereğince temliken tescil isteğinin kabul edilebilmesi için diğer koşulların yanında öncelikli koşul yapı sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Oysa somut olaya bakıldığında; davalı, imar öncesi kadastro tespitinden önceki tapulu taşınmazda paydaşlardan birinin mirasçılarının bir kısmından BK.nun 213. maddesinde öngörüldüğü üzere gayrımenkul satış vaadi sözleşmesiyle mesahaya dayalı olarak pay satın alan kişidir. Dava konusu taşınmazın imar öncesinde kadastroya tabi tutulduğu ve davacıların miras bırakanı ile dava dışı kişiler adlarına 1974 yılında yapılan tespitin 1978 yılında kesinleşerek çap kaydının oluştuğu, 05.06.1989 tarihinde de imar uygulaması yapıldığı ve davalının yapmış olduğu yapının davacı tarafın miras bırakanına özgülenen çekişmeli 787 ada 1 sayılı imar parselinde kaldığı görülmektedir.
    Öyleyse somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; davalının, kadastro tespiti öncesi gayrımenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden edindiği hakkını daha sonra yapılan kadastro tespiti sırasında 3402 Sayılı Yasanın 13/B-son fıkrası aracılığıyla a bendi hükmü uyarınca kişisel hakkını mülkiyete çevirmediği ve tespitin kesinleşmesinden itibaren aynı yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını ileri sürmediği anlaşıldığına göre, taşınmazda hak düşürücü sürenin geçmiş olması karşısında gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan bir mülkiyet hakkının varlığından söz edilemez.
    Öte yandan, şayet üzerindeki yapı kadastro tespiti sırasında var olsaydı 3402 Sayılı Kanunun 19. maddesi hükmü uyarınca tutanağın beyanlar hanesinde şerh olarak yer verilmesi gerekeceği de açıktır. Oysa tutanağın tetkikinde böyle bir şerhe rastlanılmamıştır. Bu durum karşısında, yapının kadastro tespitinden sonra inşa edildiğinin kabulü gerekir. Buna göre de, davalıyı iyiniyetli yapılanan kişi olarak kabul etmek olanaksızdır. Öyle ise, TMK.nun 724. maddesi hükmünün koşullarının davalı (birleşen dosya davacısı) yararına gerçekleştiği kabul edilemez.
    Hal böyle olunca; TMK.nun 683. maddesinden kaynaklanan asıl dava olan elatmanın önlenmesi ve yıkım yönünden tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinden kaynaklanan yapı sebebiyle davalının kaim bedele müstahak olup olmadığı üzerinde durulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacılar (birleşen dosya davalılar) vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara