Esas No: 2014/3129
Karar No: 2016/8775
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/3129 Esas 2016/8775 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : 1-..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (26 kişi) haklarında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından; Beraat
2-Sanıklar ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçu için: Beraat
3-... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan; TCK 158/1-e-f-son, 52/2, 62 maddeleri gereğince mahkumiyet
4-... ve ... haklarında:
a-Nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK 158/1-e-f-son, 43/1, 52/2, 62 maddeleri gereğince mahkumiyet
b-Resmi belgede sahtecilik suçundan TCK 204/1, 43/1, 62 maddeleri gereğince mahkumiyet
c-Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan 213 sayılı Kanun 359/b-1, 5237 sayılı TCK 62 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar ..., ... ve ... haklarında verilen beraat hükümleri katılan hazine vekili, sanıklar ... ve ... haklarında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve vergi usul kanununa muhalefet suçlarından mahkumiyet hükümleri sanıklar müdafii ile katılan hazine vekili, sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ise sanık ve katılan hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli kararda suç tarihinin 2006-2008 tarihleri arasında şeklinde gösterilmesi yerine, 01/01/2007-27/02/2008 olarak gösterilmesi ve bankanın ödeme aracı olması nedeniyle nitelikli dolandırıcılık suçunda, ayrıca 158/1-(f) maddesinin unsurları bulunmadığı halde, sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yazılması, mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
.... Ltd Şti işyerini işleten sanıklar ... ve ...’ın gerçek mal hareketine dayanmayan müstahsil makbuzlarını vererek çiftçilik yapan diğer sanıkların bu sahte müstahsil makbuzlarını kullanarak ... Müdürlüklerine ibraz etmek suretiyle, haksız şekilde destekten yararlandıkları, bu suretle kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri ve sanıklar ... ve ...’ın ayrıca 213 sayılı Kanuna muhalefet ettikleri iddia olunan somut olayda;
1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat hükümleri ile sanıklar ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyizin incelemesinde;
Sanıkların savunmalarının aksine kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesine dayanan kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç yönünden sanıklar hakkında gerekçesi gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin kanuna aykırı karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve 213 sayılı vergi usul kanununa muhalefet suçlarından suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyizlerin incelenmesinde,
a)Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanığın, temyiz dışı sanıklar...... ve ...’a vermiş olduğu sahte müstahsil makbuzları ile destekleme primi alma eylemine iştirak ettiği ve bu suretle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği gerekçesine dayanan kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,sanık müdafinin ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e) fıkrasınca, adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek, sanığa yazılı şekilde fazla adli para cezası tayini,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “2.000 gün ” ve “2.500 gün”,”50.000 TL” ve “41.666 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine sırasıyla “180 gün”,“ 225 gün”,”187 gün” ve “3.740TL“ ibareleri eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
b)213 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanık hakkında 2006 ve 2007 yıllarında hiçbir ticari işlem yapmaksızın bir bedel karşılığında muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge tanzim ettiği iddiası ile kamu davası açılmış olması karşısında, her takvim yılında işlenen fiilin ayrı bir suç olduğu gözetilmeden, tek bir mahkumiyet hükmü kurulması,
c)Resmi evrakta sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Suça konu sahte müstahsil makbuzlarının resmi belge niteliğinde olmayıp, özel belge niteliğinde olduğu, sanığın eylemine uyan 213 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılmış dava bulunması karşısında; sahtecilik suçu yönünden; TCK"nın 44 maddesi gereğince ayrıca ceza verilemeyeceği cihetle, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
3-Sanıklar ... nitelikli dolandırıcılık suçundan, sanıklar ... hakkında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve 213 sayılı vergi usul kanununa muhalefet suçlarından suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyizlerin incelenmesinde,
a) Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanık ifadesinde, kendisinin yeterli arazi olduğunu, 28 ton kotası bulunduğu için kota miktarınca fatura aldığını, suç işleme kastı bulunmadığını beyan ettiği, sanığın dosyaya yansıyan bilgilere göre, ileri derecede yaşlı olduğu ve verdiği mala karşılık kotası miktarınca fatura alması eyleminde sanığın suç kastının bulunmadığı anlaşılması karşısında, sanık hakkında üzerine atılı suçtan beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü verilmesi,
b) Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17.12.1990 gün ve 312/340 sayılı kararında açıklandığı üzere, tüzel kişinin birden fazla temsilcisinin bulunması halinde cezai sorumluluğun cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak suçun şekil sorumlusu değil, ayrıntısını bilen ve oluşmasında rolü olan kanuni temsilciye ait olacağı, sanık ..."ın, şirket yönetim kurulu başkanı olmasının başlı başına suça iştirak ettiğine delil oluşturmayacağı, sanık savunmasında, şirketin buğday alım satım işini kardeşi sanık ... yürüttüğünü ifade etmesi ve diğer tüm temyiz dışı sanıkların sahte müstahsil makbuzlarını sanık ...’dan aldıklarını beyan etmiş olmaları karşısında, sanığın suça iştirak ettiği yönünde mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve 213 sayılı Vergi usul kanununa muhalefet suçlardan beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri verilmesi,
Kabule göre de;
Sanıklar hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş olması karşısında, kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması,
Suça konu sahte müstahsil makbuzlarının dosyada delil olarak saklanması gerekirken, bu konuda bir karar verilmemesi,
4-Sanıklar ..., ... ve ... haklarında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyizin incelemesinde ise;
Sanık ...’ün hükümden sonra 12/03/2015 tarihinde, sanık ...’in 20/11/2014 tarihinde, sanık ...’in 10/06/2015 tarihinde öldüklerinin UYAP"tan temin edilen nüfus kayıtlarından anlaşılması karşısında, haklarında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK"nın 64/1 maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilip verilmeyeceğinin mahkemesince değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı olup, katılan hazine vekili ile sanıklar ... ve ... müdafii ve sanık ...’nun temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.11.2016 tarihinde kısmen oybirliğiyle karar verildi.
Karşı Oy:
Olay:
... Şehir Merkezinde zahirecilik işi yapan sanık ..."ın herhangi bir mal satışının bulunmadığı, mal alış ve satışı yapmadan komisyon karşılığında diğer sanık çiftçilere sahte olarak müstahsil makbuzu imzalattırıp verdiği, sahte olarak düzenlenen müstahsil makbuzlarının, çiftçiler tarafından, mağdur ... kredi kooperatifine verilerek destekleme primi alınmak istendiği, ancak bu şahıslar hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından soruşturma başladıktan sonra kurum tarafından ödemelerin durdurulduğu, bu sebeple sanık ..."ın resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarına iştirak ile VUK"nun 359.maddesine aykırılık suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ve Yüksek Yargıtay 15. Ceza Dairesi vaki temyiz üzerine sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararını onamıştır.
İHTİLAF:
...Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/71-2012/89 E.K sayılı ilamının temyiz incelemesi sırasında sayın daire çoğunluğu ile ihtilafımız sanık ..."ın, muhteva olarak sahte tanzim ettiği müstahsil makbuzlarını, Devletten Tarımsal Destekleme Primi almak isteyen diğer sanık üreticilere komisyon karşılığı vermeleri şeklindeki eylemler sebebiyle; bu makbuzları kullanarak prim almak isteyen diğer üretici sanıkların eylemine iştiraklerinin mümkün olup olmadığı, bu sebeble 213 sayılı VUK 359/6 maddesi yanında TCK"nın 158, 204 veya 207 maddeleri gereğince mahkum edilip edilmeyecekleri hususudur.
İZAHAT:
Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17/06/2003 gün ve 2010/10-166-90 sayılı kararın da açıklandığı üzere; bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli hareketler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız yarar sağlaması dolandırıcılık suçunun maddi unsurudur.
Öte yandan 5237 sayılı TCK"nın 37 ve 39.maddelerinde düzenlenen iştirak müessesinde; birden fazla kişinin birlikte suç işleme kararına bağlı olarak suçun icra hareketlerini gerçekleştirip, suçun kanuni tanımında yer alan fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmaları halinde söz konusu olan iştirak şekli müşterek failliktir. Müşterek faillik bilinçli ve iradi bir birliktelikle, bir suçun kanuni tanımındaki fiilin gerçekleştirilmesini gerektirmektedir.
Suçun kanuni tanımındaki fiilin gerçekleştirilmesinde işbirliği halinde hareket edilmesi sebebiyle müşterek faillik, eşdeğer sorumluluk ilkesine dayanmaktadır.
Müşterek faillikten söz edilebilmesi için iki unsurun bir arada bulunması gerekmektedir, bunlar, fiilin birlikte icrasına katkı ve birlikte suç işleme kararıdır.
Öte yandan TCK"nın 39.maddesinde düzenlenen dolayı faillikte; bir suçun bir başkasını araç olarak kullanmak suretiyle işlendiği hallerde, dolaylı faillik sözkonusudur. Suç tipini bu şekilde gerçekleştirenler, bir başkasını buna sevk ettiği ve suç tipi bakımından zorunlu olan hareketler onun planı çerçevesinde icra edildiği için sorumludurlar. Dolaylı faillikte arkadaki kişi, aracının (failin) iradesine hakim olarak bir suçun işlenme sürecini elinde tutmaktadır. (İlhan Koca TCK Genel hükümler 6. baskı sy. 430-433)
SONUÇ:
Yukarıdaki izahat ışığında;
Sanıklar sadece sahte müstahsil makbuzlarını komisyon karşılığı çiftçilere vermişler, bu makbuzu kullananlar ise kamu kurumlarının zararına hileli işlem gerçekleştirmek istemişlerdir.
Sanıkların dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarına iştirakı mümkün değildir. Çünkü sanıklar makbuzları para karşılığı satmışlardır. Artık makbuzların nerede kullanılacağı veya bundan elde edilen gelirin ne şekilde paylaşacağı hususunda fiile hakimiyetleri bulunmamaktadır. Bu makbuzu alan çiftçiler isterlerse destekleme primini almaktan vazgeçebilirler. Vazgeçme iradesine makbuzu kesenlerin müdahalesi olabilirse, mesuliyeti de olacaktır. Aksi takdirde mesuliyet mümkün olmayacaktır. Dosya kapsamından bu iradeye hakimiyetin mümkün olmadığı görülmektedir. Diğer yandan 213 sayılı VUK"nun 359.maddesine muhalefet suçu özel bir suç olup, aynı eylemden birden fazla sonuç çıkarılamaz. Öte yandan sahtecilik suçlarında içtimayı düzenleyen TCK"nın 212.maddesinin içeriği Türk Ceza Kanunun da düzenlenen sahtecilik suçlarına ilişkin olup, sahte müstahsil makbuzunu komisyon karşılığı satan sanıkların, ayrıca TCK"nın kapsamında sahtecilik suçundan da cezalandırılmaları kanunun amacına aykırıdır.
Bu itibarla sanık ..."ın sadece 213 sayılı VUK 359.maddesi gereğince cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, ayrıca dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından mahkumiyeti kanuna aykırı bulunduğundan sayın çoğunluğun bu sanıklar hakkındaki dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kurulan hükümleri onanması kararına muhalifiz.