Esas No: 2011/6282
Karar No: 2011/11185
Karar Tarihi: 01.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6282 Esas 2011/11185 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kayden maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı oğluna temlik ettiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkeme, davacı iddiaların sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava bakım borcunun yerine getirilmesi iddiasıyla açılabilecek bir dava olduğundan ve davacının davalının bakım görevini yerine getirmediği yönünde iddiasının bulunmadığı gerekçesiyle hüküm yanılgılı değerlendirme nedeniyle bozulmuştur. Bakım borcunun yerine getirilip getirilmediği belirlenerek, koşulun ifa edilememesinin davacının kusurundan kaynaklandığı tespiti durumunda davacıya uygun bir irad bağlanması gerekir. Kanun maddeleri: BK 511, 517.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TURGUTLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2011
NUMARASI : 2009/403-2011/81
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı oğluna temlik ettiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, edimlerini yerine getirdiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı iddiaların sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat .... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma koşuluyla 19.12.2002 tarihli akitle davalı oğluna temlik edildiği, davacının, bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi
kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahipolduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. Maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesih etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hâkim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkânlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olayda, mahkemece dava dışı mirasçı tarafında muris babasının yaptığı temlik nedeniyle davacı ve davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının davalı oğlunun bakım görevini yerine getirmediği yönünde iddiasının bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, bu tür davalar bakım borcunun yerine getirilmesi iddiasıyla BK. 511 ve devamı maddeleri uyarınca her zaman açılabilecek davalardan olup eldeki dava açılmadan önceki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davadaki beyanlar bu dava için bağlayıcı sayılamaz, O davanın sonuçlanmasından sonra vuku bulan iddia ve olgular çerçevesinde ölünceye kadar bakım akdine aykırılık olup olmadığının yukarıdaki ilkeler doğrultusunda açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, belirlenen olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilerek taraf delillerinin değerlendirilmesi, bakım borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, koşulun ifa edilememesinin davacının kusurundan kaynaklandığı ve bakım borcunun yerine getirilemeyeceğinin tespiti durumunda da BK 517 maddesi gözetilerek davacıya uygun bir irad bağlanması yönünde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 01.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.