Taraflar arasındaki davadan dolayı Marmara Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 11.05.2010 gün ve 2009/13 esas, 2010/44 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 01.12.2010 gün ve 11757-12651 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, kayıt terkini ve elatmanın önlenmesi ile yıkım isteklerine ilişkin olup, yerel mahkemece 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine dair verilen kararın Dairece onandığı görülmektedir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.7.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. O halde, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi; çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin tapu kayıtlarına dayalı olarak yapıldığı gözetilerek, anılan kayıtların tedavülleriyle getirtilip, hazinenin taraf olduğu tescil ilamı gereğince oluşan bir kayıt söz konusuysa, tescil ilamının dayanağının TMK"nun 719. ve 3402 Sayılı Yasanın 20. maddesi hükmü uyarınca kapsamının saptanması ve belirlenen durumun krokiye yansıtılması, kayıt kapsamının belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığının anlaşılması halinde kararın tarafı olan Hazineyi bağlayacağının düşünülmesi; davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümlerinin gözetilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır. Davacı Hazinenin, karar düzeltme isteğinin H.U.M.K."nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 01.12.2010 tarih, 2010/11757 Esas, 2010/12651 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin 11.05.2010 tarih, 2009/13 Esas-2010/44 Karar sayılı kararının açıklanan gerekçelerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.