Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1173 parsel sayılı taşınmazına davalıların 34.67 m2 taşkın bina yapmak ve yolunu çitlerle çevirip kapatmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, ayrıca temliken tescil istemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşkın evin yapımı sırasında davalıların miras bırakanı N. iyiniyetli olduğu, temliken tescil koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın reddine, 1173 sayılı parselin 34.74 m2 kısmının davalılar adına temliken tesciline karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine, davalıların savunma yoluyla talep ettikleri temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 1173 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, komşu 1409 sayılı parselin ise davalılar ile dava dışı kişilerin miras bırakanı olan N. K. adına kayıtlı bulunduğu, mahkemece yapılan uygulama sonucu 1409 parsel sayılı taşınmazdaki yapının çekişmeli 1173 sayılı parsele taşkın olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yıkım istekli davalarda, taşkın yapının ana nüvesinin üzerinde bulunduğu (hakim gayrımenkulün) taşınmaz maliklerinin tümünün davada yer almaları zorunludur. Zira, aynı zamanda aralarında iddianın niteliğine göre zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
Somut olayda; 1409 parsel sayılı taşınmaz maliki N.K.’ın noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen veraset ilamına göre, davalılar dışında mirasçılarının bulunduğu görülmektedir.
O halde, davada elatmanın önlenmesi talebinin yanında yıkım isteğinin de bulunduğu gözetildiğinde, 1409 parsel sayılı taşınmaz maliki Necip’in tüm mirasçılarının davada yer almaları gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, 1409 parsel sayılı taşınmaz maliki olan N.’in davalılar dışındaki diğer mirasçılarının da davada yer almalarının sağlanması bakımından davacıya olanak tanınması, böylece usulü dairesinde taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözetilmeksizin işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.